Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Yoksa ‘gay’ roli midur

BİR Yeşilçam filminin galası Trabzon’da yapıldı. “İlk kez”di denebilir.
Trabzon’un 5 salonunda birden gösterilen film keyifle izleniyor.
Akıp giden bir komedi...
Sümela’nın Şifresi’nin yapımcısı ve yönetmeni dostum Trabzonlu Adem Kılıç 3 yıl anlatmıştı.
Kısa öyküsü şöyle:
‘Herkesin dalga geçtiği fakir Temel, Trabzon’un en köklü ve zengin ailelerinden birinin kızı olan Zuhal’e âşıktır ama babası kızını İmam’ın oğlu gariban Temel’e vermez. Temel, sevdiği kızı da alamayınca yıkılır ve artık tek hedefi Sümela’nın şifresini çözüp kutsal hazineyi bularak, hem sevdiği kızı almak hem de herkese kendini ispatlamak olur.’
Yeşil Trabzon’un manzaraları ve müzikleriyle “verilen emeğe değmiş” dedirten bir film ortaya çıkmış.
AKTİF GAY Mİ PASİF Mİ?
BAŞROL oyuncusu Alper Kul da Trabzonlu.
Babası tipik bir Karadenizli.
Babamın Oğlu adlı bir stand up gösterisi var.
Otobüs işletmecisi olan babasının hikâyelerini sansürsüz anlatıyor.
Alper babasıyla ilgili bir anısını paylaşıyor:
“Bana ilk rol teklifi Ferzan Özpetek’in Hamam filminden geldi. Senaryoya baktım. O rolü oynasam babam beni keser. Babamı aradım. ‘sen pağa danismazsun, yoksa gay rolü midur? Vurduracan mu kendinu?’ dedi yüzüme kapattı. Sonra dayanamadı aradı: Oğlum rolin aktif midur, pasif mi?”
Ve ekliyor:
Alper “benim çok saçma bestelerim var. Ellemeden ellerin oldun gibi” diyor.
Henüz 2 gün önce bestelediği şarkısını da ilk defa Şeffaf Oda’da seslendiriyor.
“Seni her önüme gelenle yatıp da sevdim.”
İlk bestesi Sempatik Sevgilim’i rol arkadaşı Aslıhan Güner de ezbere söylüyor.
Zuhal karakterini canlandıran Aslıhan Güner de Karadeniz türküleri yorumluyor.
Güzel sesler çekici mimiklere eşlik ediyor. Zuhal’in en yakın arkadaşını oynayan Duygu Şen ve hatta Rus güzel Anastasiya Pavelyeva’dan da şarkılar var programda...
Hepsinin sesi güzel...
Filmin kadrosundan bir müzikal de çıkar.
.......................
Şeffaf Oda’da bu hafta Karadeniz rüzgârı esiyor.

Haberin Devamı

Yoksa ‘gay’ roli midur

ANJELIQUE 10 YAŞINDA
ANJELIQUE’de tanıdık yüzler görmek için 20’nci yıl davetini beklememiz gerekecek. Boğazın güzel mekânlarından Anjelique 18-25 yaş grubunun yeri. Gençliğin rüzgârını hissetmek isteyenlerin gitmesine de elbette kimsenin itirazı yok.
Geçen hafta Anjelique’nin 10’uncu yıl daveti vardı.
Bu kez “koyu renk giysi” notu düşülen davetiye adreslerinde orta yaş ve üstü hedef gruptu. Ama... “Daha genç gençler de” şıklıklarıyla ve neşeleriyle hoş bir “jenerasyonlar armağanı” oluşmuştu.
Bardaki “yabancı tim”in hazırladığı kokteyller terasta uzun yatay şömine etrafındaki sohbeti bastırmayan “ince ayarlı müzik” eşliğinde keyifli bir geceydi.
Anjelique’nin sahibi Doors Grup İstanbul’da başka mekânları da işletiyor.
Ve... Artık Türkiye’nin dışında da mekânları olacak. İlkinin açılışı yakında Londra’da... Türkiye’nin tanıtım paletinde bir güzel renk daha...

Haberin Devamı

10 FİDANINIZ OLSUN
ÇALIŞMALARI bana heyecan veren kurumlardan biri de “Ege Orman Vakfı”dır. Bugüne kadar 8 milyon fidanı toprakla buluşturdu, dikilen her fidana özenle bakarak ağaç olup ormana karışmasını sağladı.
8 milyon, dile olay. Sadece doğaseverlerin STK’ların bağışlarıyla oluşmakta bu büyük hizmet. Her yıl olduğu gibi bu yıl da vakıf yeni yıl için bir özel hediye kutusu hazırladı.
Ege Orman Vakfı markalı Gemlik siyah zeytinleri, sızma zeytinyağı, zeytin ezmesi, süzme çiçek balı, ada çayı, kekik, çam fıstığı...
Her hediye kutusu için vakıf 10 fidan dikiyor. Ben sadece böyle özel günler için değil genelde -başta kırmızı pul biber- doğallığına inandığım vakıf ürünlerini kullanıyorum mutfağımda.
Tel: 0232 464 51 60

Haberin Devamı

Yoksa ‘gay’ roli midur

POLANSKİ’Lİ AÇILIŞ
LÜTFİ Kırdar konser salonunda “hoş sürpriz...” TÜRSAK’ın sinema sanatçılarına ödül töreni bitti, ışıklar yandı.
Birkaç dakika sonra TÜRSAK’ın Film Festivali açılışının ilk filmi gösterilecekti; Roman Polanski’nin Carnage’sı. Hareketlenen ve dışarı çıkanların sayısı 100’ü bile bulmadı. Film başladığında salon doluydu.
İşte “sürpriz” bu...
Genelde festivallerin ödül töreni bitip sinema ya da konsere geçilmeden önce ışıklar yandığında koltuklar neredeyse yarı yarıya boşalır.
Aşağıdaki lezzet durağı “BORSA” masaları dolar.
Bu kez damardan seyirci toplanmıştı anlaşılan Lütfi Kırdar’da... Açılış filmi için de Roman Polanski imzası iyi seçimdi. Festivalin diğer filmleri de öyle.
Filmin bitiminde geç saatte de olsa ritüelimi bozmadım.
BORSA’nın tadını damağımda hissettiğim su böreğini yedim, bir kadeh kırmızı şarabı yudumladım. Organizasyonun mimarı dostum Ayşe Azizoğlu gene iyi iş çıkarmış.

ŞARABIN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ

Yoksa ‘gay’ roli midur

LUCIEN Arkas, İzmir’in “simge” isimlerinden biri. 2009 yılında İzmir/Torbalı’daki 1200 dönüme yakın “tek parsel” üzüm bağını görüyor ve âşık oluyor. Bu göz şölenini yaşamamış olanlara tek cümleyle anlatayım:
“Yeşil bir denizin kıyısında hissedersin kendini...”
Lucien Arkas bağları satın alıyor.
Adının baş harflerini verdiği bir şirket kurarak, yeniden yapılanma çalışmalarına paralel olarak 17 tür şarap üretiyor. 2011 yılı üretimi 750 bin litre.
“Fiyat/kalite” oranı dengeli.
Şimdi de “Vedat Milor rehberliğinde” şarap ithalatına başladı. İlk adımda Sicilya şarapları...
Bebek Chilai’de bir grup tadım yaptık.
181 yıldır üretilen Tasca d’Almerita Regaleali Bianco’su, Nozze d’Oro, Regeleali Rosso, Rosso del Conte...
Tüm engellere karşın şarapçılık ve şarap kültürü tırmanışta.