Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


1998 yılında Türk halkı bir yıl boyunca çalışıp, didinip kişi başına 3.247 dolar değerinde (katma değer) mal veya hizmet üretebiliyordu. Bunun için de kişi başı yıllık geliri ortalama 3.247 dolar idi.
1999 yılında ekonomi "gümledi." Kişi başı gelir 2.912 dolara düştü. 2000 yılında işler düzeldi diyoruz ama, ne kadar düzelse kişi başı gelirimiz 3.060 dolar olacak ve 1998 rakamının altında kalacak. 2001 yılında Tanrı yardım ederse işler beklendiği gibi gider ve kişi başı gelirin 3.242 dolara çıkması, kısacası 1998 yılı rakamına yaklaşması bekleniyor.
Hani ne demiş büyüklerimiz? "Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur..." İşte o biçim.
Kişi başı gelir denilen şey üretim ile artar. Bir ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin (katma) değeri "milli gelir" olarak adlandırılıyor. Türkiye'nin 2000 yılında milli gelir rakamı 199 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bu rakamı 65 milyon nüfusa bölünce, kişi başına Türk halkının bir yılda ortalama 3.060 dolar üretim gerçekleştirdiği ve de bunun sonucu 3.060 dolarlık gelire sahip olduğu anlaşılıyor.
Halbuki komşumuz Yunanistan'da kişi başı gelir 15.000 dolar. Tam üye olmak istediğimiz Avrupa Birliği ülkelerinin ortalama kişi başı geliri 30.000 dolar.
Demek ki, bizi tam üye yapsınlar diyerek kapılarını çaldığımız ülkelerdeki insanlar bizden 10 kat daha fazla üretim yapıyor. Bunun için de yıllık ortalama kişi başı gelirleri bizim 10 katımız. Bizim kişi başı gelirimiz 1990 yılında 2.681 dolar idi. 1993 yılında 3.033 dolar oldu. Demek ki, on yılda 2.681'den çıka çıka 3.060'a çıkacağız. Demek ki, 2001'de ancak 1998 rakımını tutturacağız. Kişi başı milli gelirimiz 3.242 dolar olacak.
Sayın okuyucularım, ekonomi politikalarının hedefi halkın refahıdır. Halkın refahı kişi başı gelir arttıkça artar. Kişi başı gelir üretim arttıkça artar. Bunun için ekonominin temelinde üretim yatar. Üretimi artıramayan ülke olduğu yerde debelenir. Ülke de, halkı da fakirlikten kurtulamaz.
Hükümetlerin görevi üretimi artırmaktır. Politikacıların görevi üretim artışının önemini halka anlatmaktır. Bu ülkede paylaşarak refah artırmaya imkan kalmadı. Çünkü paylaşılacak mal yok. Bu ülkede devletin memuruna, halkına daha fazla vermesine imkan kalmadı. Çünkü almadan vermek sadece Tanrı'ya mahsustur. Kimse üretmiyor, üretemiyor... Devlet neyi alıp, kime neyi verecek?
Türk halkı üretemediği sürece fakirlikten kurtulamayacak. Fakirlik bizim kaderimiz olamaz. Ama ne yazık ki, 2001 yılı ekonomik programını hazırlayanlar, hedef belirleyenler üretimde ve gelirde bu halkın önüne 1998 yılı hedefini koyuyor. O hedef de 1990 yılı çizgisinin birazcık üzerinde... Biz on yılda ne yaptık? On yılda da yapmadık. Bu yılda da yapmadık. Bir dahaki yıl da bir şey yapmayacağız. Yapmadık ve yapmayacağız ki, kişi başı üretim ve milli gelir rakamımızı on yıldır 3 bin dolar rakamının etrafında dolandırıp duruyoruz. Yukarı çıkaramıyoruz.





Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr