Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kemal Derviş, “Türkiye yüzde 6.0-6.5 büyüme hızına odaklanmalı, bunun için de gerekiyor ise yüzde 6 enflasyon ve yüzde 6 cari açık büyüklüğüne razı olmalıdır” diyor.
Merkez Bankası (TCMB) Başkanı’nın hedefi ise, yüzde 5 büyüme, yüzde 5 enflasyon, yüzde 5 cari açık.
Planlı dönemde ekonominin genel dengeleri, temel büyüklükleri ile ilgili alternatifler Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından belirlenir olmuştu. DPT tarafından belirlenen alternatifler Başbakana sunulur, hükümet bu alternatif büyüklüklerden birini seçerdi.
Şimdilerde TCMB Başkanı’nın belirlediği 5+5+5 hedefine kilitlenmiş durumdayız.
2012 yılında ne kadar büyüdüğümüzü henüz bilemiyoruz. Büyümenin yüzde 3 dolayında olabileceği söyleniyor.
2013 yılının ilk ayındaki gelişmeler yılın tamamı için ümit verici değil. Maliye ve para politikalarında sıkılık devam ediyor. Bu durumda yılın kalan aylarında büyümede hızlanma beklenemez.
İşte bu tabloda Kemal Derviş’in Washington’da Basın Kulübü’ndeki bir toplantıda yaptığı değerlemeler önem taşıyor.

Hedef en az yüzde 6.5 olmalı
Kemal Derviş Türk ekonomisinin yüzde 6.5 dolayında bir büyümeyi kaldırabilecek gücünden söz ediyor.
Haklıdır. Birinci, ikinci ve üçüncü plan dönemlerinde, beşer yıllık ortalama ile sırasıyla yüzde 6.6, daha sonra yüzde 7.2 ve daha sonra yüzde 6.5 oranında büyüme deneyimimiz var.
Son yıllarda tasarruf oranının yüzde 22’lerden yüzde 16’lara gerilemesi sonucu ortaya çıkan cari açık endişe yarattı. Ne var ki, (1) Tasarrufları artıracak, (2) Cari açığı küçültmek için üretimin ithalat girdisini azaltacak politikalar geliştirecek yerde, büyümeden fedakârlık etmek Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerine ulaşılmasını engellemeye başladı.
Dünya ülkelerinde kriz varken, borç stoklarını azaltmak için bütçe açıklarını kısma çabaları içinde ekonomiler küçülürken, acaba Türkiye enflasyon ve cari açıkta, makul-hazmedilebilir büyüklüklere razı olarak (faturayı sineye çekerek) büyümesini hızlandıramaz mı?

Farklı politika arayışları...
Kemal Derviş bir tartışmaya kapı açıyor. Türkiye’de çok sayıda üniversite ve de bu üniversitelerde yurtdışında iyi okullarda eğitim görmüş çok sayıda iktisatçı var. Bu iktisatçıların 5+5+5 yerine, örneğin 7+7+7’nin mümkün olup olamayacağını, daha hızlı (sürdürülebilir) büyüme için uygulanabilecek politikaları tartışmaları beklenir.
Kemal Derviş, yakın dönemde Avrupa Birliği’nde (AB) ortaya çıkacak yapısal değişmeden söz ediyor. Diyor ki, ”Kriz sonu AB’de üyeler sisteme bağımlı (entegre) üyeler ile gevşek üyeler olarak iki ayrı grup oluşturacak. Euro sistemine girmeyen ve başını İngiltere’nin çekeceği “gevşek üyelik”, Türkiye’nin yararına olabilecek bir üyelik statüsüdür. Türkiye, AB’den bağını koparmadan bu tür bir üyelik arayışında olmalıdır. Arap Baharı’nın komşu ülkelere ne getireceği belli değil. Türkiye bahar rüzgârına aldanarak AB ile bağını gevşetmemelidir, koparmamalıdır.”