Sezen Aksu, İstanbul'da Açıkhava Tiyatrosu'nda söylemeye başladı. Her gece dört bin beş yüz kişiye konser verecek.
Bir şarkıcı ne kadar ünlü, başarılı olursa olsun (yurt dışında veya Türkiye'de) kendi başına konser düzenleyemiyor. Bilet kesip, müşteri toplayamıyor. Başarılı sanatçıların arkalarında onları seyircisi ve dinleyicisi ile buluşturan güçlü kuruluşlar var.
Mustafa Oğuz, Türkiye'de bu işi yapanların en başarılılarından. Ve de uzun soluklularından. Bundan 10 yıl önce Hisar konserlerini başlattı. Rumelihisarı içindeki açık tiyatro alanını değerlendirerek yaz ayları boyunca, sevilen sanatçıları dinleyenlerle, izleyenlerle buluşturdu. Hem sanatçılar hem dinleyiciler, izleyiciler memnun oldu.
Mustafa Oğuz bu yıl programlarını Açıkhava Tiyatrosu'na taşıdı. Hisar bin kişi alıyor. Açıkhava Tiyatrosu'nda dört bin beş yüz kişi rahat rahat oturuyor. Mustafa Oğuz'un bu yılki programı ağustos ayı sonuna kadar sürecek. Sezen Aksu'dan sonra Leman Sam, Candan Erçetin, Goran Bregoviç, Yaşar, Timur Selçuk, Uğur Yücel, M.F.Ö., Fahir Atakoğlu, Mehmet Ali Erbil, Cem Yılmaz, Bulutsuzluk Özlemi ve Nilüfer sahne alacak.
Geçen perşembe akşamı Sezen Aksu açılışı yaptı. Açıkhava Tiyatrosu'nun içi tıklım tıklım dolu idi. Söylendiğine göre aynı gece iki bin kişi de bilet bulamadığından Sezen Aksu'yu ilk gecesinde dinleme şansını kaçırmıştı.
Mustafa Oğuz, Açıkhava'nın dev sahnesine büyük bir ses düzeni ve ışık tesisatı oturtmuş. Sezen Aksu için 4 dev müzik grubu bir araya gelmiş, 45 kişilik bir orkestra oluşmuş.
Sezon Aksu sahne alır almaz izleyeni, dinleyeni büyülemedeki başarısını doruğa çıkarmış. Vücut yapısı ile "o ufak tefek kadın" birden devleşiyor ve o dev dört bin beş yüz dinleyiciyi, izleyiciyi kendine bağlıyor.
Onu dinlemeye gelenler söyleyeceği şarkıları bilen, yıllardır dinleye dinleye ezberleyen, şarkıların disklerini ve bantlarını evlerinde dinleme imkanına sahip olanlar... Ama onlar o ufak tefek dev kadını sahnede izlemekten, dinlemekten, o şarkı söylerken ona eşlik etmekten bıkmıyor. Büyük zevk duyuyor. Sezen Aksu'nun uzun soluklu başarısının tartışıldığı bir radyo programında, konuşmacılardan biri bu başarıyı, Sezen Aksu'nun şarkı seçimine ve şarkıları söyleyişine bağlamıştı. Sezen'in kendi keder ve sevinçlerini, aşktaki, sevgideki başarılarını ve ayrılıklarını dile getirdiği güftelerde, bunları duygusal olarak seslendirmesinde, dinleyenlerin kendilerini bulduğunu anlatmıştı.
Açıkhava'yı dolduran dört bin beş yüz kişi Sezen'in başladığı şarkıları alıp götürüyor. Hep bir ağızdan aynı duygusallıkla seslendiriyor. İstiklal Marşı'nı, Üsküdar'a giderken şarkısını toplu olarak seslendiremeyenlerin Sezen'in şarkılarını hep birlikte başarı ve coşku ile seslendirmeleri insanı şaşırtıyor.
Sezen, Meral Oktay ile yazdığı dizeleri seslendiriyor:
"kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece / yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna / .../ kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan / içindeki çocuğa sarıl, sana insanı hatırlatır / eller günahkar / diller günahkar / bir çağ yangını bu bütün dünya günahtar / masum değiliz hiçbirimiz."
Sonra Turgut Uyar'ın şiirini seslendiriyor: "sokaklar şöyleymiş / ağaçlar böyleymiş / ... / benim dengemi bozmayınız / aşkım da değişebilir, gerçeklerim de / pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı / yan gelmişim diz boyu sulara / hepinize iyi niyetle gülümsüyorum / hiçbirinizle döğüşemem / siz ne derseniz deyiniz / benim bir gizli bildiğim var / sizin alınız al inandım / morunuz mor inandım / ben tam kendime göre / ben tam dünyaya göre / ama sizin adınız ne / benim dengemi bozmayınız."
Ve de izleyenler Sezen'i tekrar tekrar izleyip dinlemekten bıkmıyor.