Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Emeğin yarattığı değer emeği verenlerde biriksin. Çalışanlar el ele yüceltebilsin ülkeyi. İnsan insanı, yabancılar yurdu sömüremesin.Ne yoksulluk ne baskı... Ne ezilen ne ezen... İnsanca, hakça bir düzen...Kaynaklar daha gür akacaktır o düzende... Türkiye daha bağımsız, insanlar özgür olacaktır... Barış gelecektir topluma.Ak günler ülkemize öyle bir düzenle doğacaktır.Hakça bir düzen olacaktır bu... Kimse kimseden insanca yaşama hakkını esirgemeyecektir bu düzende; insan insanı, yabancılar vatanı sömüremeyecektir.Herkes özgür olacaktır bu düzende. Özgürlük, eğitimdeki, gelirdeki dengesizliklerin sınırlamasından kurtulacaktır.Toplum yararı kişisel çıkarlardan önde gözetilecektir bu düzende, fakat toplum yararı gerekçesiyle de olsa kimsenin kişiliğini serbestçe geliştirmesi engellenemeyecektir.Halkın üstünde egemenlik olmayacaktır bu düzende. Devlete de servete de kul olmayacaktır hiç kimse..."* * *Sayın okuyucularım, bunları 1973 yılında Ecevit söylüyordu. 1973 seçim bildirgesi olan 234 sayfalık Ak Günler kitabında, nasıl bir Türkiye hayal ettiğini böyle anlatıyordu.Masamın üstünde bir başka kitap daha duruyor. Kapakta Ecevitin fotoğrafı var. Fotoğrafın yanında kocaman harflerle Türkiye 1965 - 1975 başlığı altında şunlar yazılı: CHP Genel Başkanı Bülent Ecevitin 1976 bütçesi üzerinde TBMMde yaptığı konuşma. Ecevitin konuşması 278 sayfalık bir kitap haline getirilmiş. Bu konuşmasında da Ecevit şunları söylüyor: Bazı politikacılar: Kendilerine yöneltilen yolsuzluk iddialarından ve yolsuzluk yapan yakınlarını koruma iddialarından bunalmış gibi görünüyor. Bu bunalımdan,tabii suçsuz ise, kurtulmanın tek yolu vardır demokraside: Meclise hesap vermek ve Meclis gerekli görürse adalete de hesap vermek. Allaha hesap veririm, millete hesap vermem: Demokraside böyle söz söylenemez. Millete hesap vermenin tek yolu ise, TBMMde milletin temsilcilerine hesap vermektir.Ecevitin Ak Günler bildirgesini bulabilirseniz lütfen okuyunuz. Bu bildirgede Ecevit, "özgürce ve hakça kalkınmanın nasıl olacağını" anlatır. Kalkınmanın köyden başlayacağını belirtir. Bölgeler arası sosyal adalet sağlamada Doğu ve Güneydoğu Anadolunun öneminden söz eder. Hayvancılığın ekonomideki ağırlığını vurgular. Esnaf ve sanatkarlardan, küçük ve orta boy işletmelerden söz eder. Su, enerji ve yeraltı kaynaklarının nasıl kullanılacağını izah eder. Mutlu, sağlıklı, adaletli ve yerleşme, yaşama düzeninin nasıl olacağını anlatır. Eğitim, gençlik, kültür - sanat ve spor gibi konulara önem verir. Hatta ve hatta tabii afetlere, depreme karşı alınacak tedbirleri sıralar. İşte bunun içindir ki, Ecevit Karaoğlan olarak yüceldi. Halkın ümidi oldu. Halk bunun için Ecevite otuz yıla yakın bıkmadan, usanmadan oy verdi.Halkın, umudu Ecevitin umut ışığını söndürüp, Ak Günler umudunu AK Partiye devretmesi, kendi adına ve onun peşinden gidenler adına üzücüdür. Ülke için büyük bir zaman ve kaynak kaybıdır. Halk Ecevitin Ak Günlerini unuttu. AK Parti, Ecevitin yirmi beş yıl önce söylediklerini gündeme getirerek halkın ümidi oluyor.* * *Dokunmayın çiçeklere, yazık olur emeklere. Kimse kimsenin inancına, kılık kıyafetine karışamaz. Ancak toplumda belli kurumlarda, belli usullere uymak şarttır. Aksi halde o kurumlar, kurum olmaktan çıkar. Cumhurbaşkanlığı, TBMM, ülkenin en saygın kurumları. Bu kurumlarda görev alanların, bu kurumların olmazsa olmaz kaidelerine uymaları zorunluluğu vardır. Aykırı davranış hem kurumları hem temsil ettiği ülkeyi, halkı küçük düşürür.Unutmayınız, Mustafa Kemal önce TBMM Başkanı, sonra Cumhurbaşkanı olarak bu kurumları kurdu ve bu kurumların temel kaidelerini yerleştirdi. TBMM Başkanının eşinin kılık kıyafet seçiminde belli tercihinin olmasından doğal bir şey olamaz. Evinde ve sokakta istediği kıyafetle dolaşabilir. Ama bu tercihini kurumları yıkacak şekilde kullanması tehlikeli gelişmelere yol açar. Bugün eşi (inat için) uygun olmayan giyim biçimiyle kurumu zorlar ise yarın TBMM Başkanının takke ve entari ile törenlere katılmasını kimse önleyemez. guras@milliyet.com.tr Bir düzen ki herkes kendi yaşamında mutlu, çocuğunun geleceğinden daha da umutlu olabilsin. Bir düzen ki herkes güvenle bakabilsin yaşlılığına...