Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önceki gün, AK Parti hükümeti İhale Kanunu’nu değiştirmek için Meclis’e bir tasarı yolladı. Eğer hükümet geri adım atmasaydı, tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yılbaşından önce geçecek, İhale Kanunu, AK Parti’nin istediği şekilde değiştirilmiş olacaktı.
Halbuki hatırlayınız, bu İhale Kanunu ne büyük tartışmalarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçmişti. Koalisyon partileri yasanın her maddesini didik didik tartışmış, devreye IMF, Dünya Bankası girmiş, hatta AB mevzuatına uyum zorunluluğundan bile söz edilmişti. Meclis’in yapısı seçimden sonra öyle bir değişti ki, artık Meclis’ten kanun çıkarmak, çıkmış kanunları değiştirmek, tek başına AK Parti’nin "gönlüne kalmış" durumda.
Mevcut yapıda, Meclis’te çoğunluğa sahip parti başkanıyla çevresi, istedikleri tasarıyı kanunlaştırmak, istedikleri kanunu, istedikleri şekilde değiştirmek gücüne sahip oldu. Komisyonlarda ve de Meclis’te muhalif partinin, tasarılar üzerinde değişiklik yaptırma imkanı ve gücü kalmadı.
Geçen hafta Milliyet Ekonomi Yönetmeni Murat Sabuncu ile birlikte TBMM’de vergi kanunlarındaki değişikliğin tartışıldığı oturumu, dinleyici localarından izledik.
Bizden başka dinleyici locasında tek bir izleyici vardı. Başı türbanlı zarif bir hanım dikkatle tartışmaları dinliyordu. Salonun büyük bölümünde çoğunluk partisi AK Parti milletvekilleri oturuyordu. Ana muhalefet veya tek muhalefet partisi durumundaki CHP milletvekilleri salonun öbür köşesine sıkışmıştı. Maddeler tartışılırken, CHP milletvekilleri kürsüye geliyor, teknik bilgilere dayalı olarak değişecek maddelerin daha iyi olmasını sağlayacak önerilerde bulunuyordu. Komisyonda ve de Meclis Genel Kurulu’nda çoğunluğa sahip AK Parti milletvekilleri, CHP milletvekillerinin konuşmalarını formalitenin bir parçası olarak görüyor, dikkate almıyor, hatta dinlemek zahmetinde bile bulunmuyordu. Oturumu yöneten başkan, komisyona görüşünü soruyor, komisyon CHP kanadından gelen önerileri kabul etmediğini belirtence, başkan, hükümet önerisini oya sunuyor, AK Parti kanadında bütün eller havaya kalkıyor ve tasarı maddesi Meclis’ten geçmiş oluyordu.
CHP milletvekili kürsüde konuşmasını yaptıktan sonra, sadece kendi partililerinin alkışını alıyor, yerine dönerken önce grup başkanvekili tarafından kutlanıyor, sonra yerine ilerlerken iki yandaki milletvekilleri boynuna sarılıp öpüyor, elini sıkıyor tebrik ediyordu. Ama, kürsüde söyledikleri dikkate alınmadığından sadece zapta geçmekle kalıyordu.
CHP milletvekillerine cevap vermek için kürsüye çıkan AK Parti milletvekili konuşmasını bitirince kendi partisinin milletvekilleri onu alkışlıyor, yerine dönerken, o da grup başkanının elini sıkıyor, tebrikine nail oluyor, arkadaşlarıyla kucaklaşıyor, öpüşüyor, yerine oturuyordu.
Dinleyici locasından olan biteni izledikten sonra, kafam karıştı. Bu yapıda, Meclis’teki tek muhalif parti olan CHP’nin milletvekillerinin Meclis çalışmalarına nasıl katkıda bulunacaklarını, nasıl etkili olabileceklerini sorgulamaya başladım. Bu yapıda AK Parti yöneticilerinin ve çevrelerinin Meclis’ten her istediklerini geçirmeye kalkmaları karşısında nasıl bir denetim sisteminin işleyeceği sorusuna, bir türlü cevap bulamadım.