(Bankalar ve bankerlerin batırdıkları paralar nereye giriyor?)
Amerika’da günün olayı, Bernard L. Madoff isimli “saygın (!)” bankerin, müşterilerinin 50 milyar dolarını batırması.
Madoff’un batışı bizim rahmetli Kastelli’nin batışına benziyor. Madoff yüzde 10 gibi (ABD için) çok yüksek faiz (yıllık getiri) ödediği için, bankalardan, fonlardan para toplamış. Anlaşıldığı kadarıyla, bu faizi (getiriyi), topladığı yeni paralarla ödemiş. Kriz döneminde insanlar paralarını geri çekmeye başlayınca ve de yeni para girişi durunca “saadet zinciri” kopmuş.
Para batıranların listesi ilginç. Üniversitelerin, vakıfların, Amerikalı varlıklı ailelerin, Avrupa’nın, Asya’nın önde gelen bankaları...
Para batıranlar belli... İyi de, Madoff’un batırdığı 50 milyar dolar nerede? Bu parayla bir bina yapıldı da sonra çökmedi. Bu paranın içinde saklandığı kasa denize düşmedi. Bu parayla yapılan fabrika yanmadı. O halde bu para birilerinin cebine girdi. Acaba kimlerin cebine girdi?
Paralar birilerinin cebinde
- 50 milyar doların bir bölümünü Madoff harcamıştır. (Ama harcasa harcasa 1 milyar dolarını, 5 milyar dolarını harcamış olabilir.)
- 50 milyar doların önemli bölümü şimdilerde “Paramız battı!” diye ağlaşan yatırımcılara yüksek faiz (getiri) olarak ödenmiştir. (Beş yıldır, on yıldır bu yatırımcılar -başkaları yüzde 3-4 faiz verirken- neden Madoff’a para emanet etti? Çünkü Madoff onlara başkalarının iki misli faiz -getiri- ödüyordu.)
Açık anlatımıyla, 50 milyar doların büyük bölümü daha önceden yok olmaya başlamıştır ama, yeni para girişleriyle çark dönüyordu.
50 milyar doların bir bölümü Madoff harcadı dedik. Önemli bölümü Madoff’tan faiz (getiri) alanların cebinde dedik. Kalanı nerede?
Madoff’un müşterilerine her yıl yüzde 10 faiz ödeyebilmesi için, müşterilerden topladığı paraların bir bölümünü çok yüksek getirisi olan işlere yatırması gerekiyordu. Yüksek getiri riskli yatırımlardan elde edilir.
Kriz döneminden önce yüksek getiri sağlayan riskli yatırımlar nelerdir? Spekülatif gayrimenkul projeleridir. Balon varlıklara dayalı sanal fonlardır. Kriz rüzgârıyla bu spekülatif gayrimenkul projeleri ve sanal fonlar da battı ama unutmayınız, bu projelerde ve fonlarda batan paralar da yatıranlar bakımından battı.
Bu projelerin ve fonların yaratıcıları bu projeler ve fonlarla topladıkları paraları başka yerlere akıttılar. Bir kısmı ceplerinde. Bir kısmını para topladıklarına yüksek getiri olarak dağıttılar. Bir kısmını da yüksek getiri arayışında (zincirleme) başka spekülatif alanlara yatırdılar.
Son alacaklı kaybediyor
Açık anlatımıyla, bankalar, fonlar, bankerler “Şu kadar para batırdı” denildiğinde batan para (Aynen yakan top oyununda olduğu gibi) son alacaklının parasıdır. Son alacaklının parası batıyor ama, o battığı söylenen paranın “ yok olmuşluğu söz konusu değil”. O para zincirin halkalarında değişik kişilerin cebine girmiş durumda. O battığı söylenen parayla bazılarının varlığı artmış, bazıları parlak yaşam sürmüştür.
Geriye dönelim. Madoff olayı gözlüğüyle, banker ve banka facialarımızı değerlendirelim.
Kastelli’nin batırdığı paranın tamamını Kastelli yemedi. Bir bölümü yüksek faiz alan yatırımcıların, bir bölümü Kastelli’ye yüksek faiz ile bono veren bankaların cebine girdi.
Banka faciasında batan paraların tamamı “bankaların hortumcu sahiplerinin” cebine girmedi. O paraların bir bölümü yüksek faiz alanların cebine aktı. Bir bölümü kredisini ödemeyen, ucuz faizle kredi kullanan müşterilerde kaldı.
Büyüklerimiz “Çok tamah, çok zarar getirir” derlerdi. Çok getiri hırsı (ister faiz, ister kâr) olsun, her zaman insanları üzüyor.