Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen cumartesi Ankara’da Oteli’nin girişinde gazete ve dergi satılan küçük dükkana girdim. Günlük gazeteleri seçtim. Ödemeyi yaptım. Satış görevlisi bozuk para bulamadı. "Alacağım olsun. Yarın gazete alırken ödeşiriz" dedim. Satış görevlisi "Biz bu akşam dükkanı kapatıyoruz efendim" dedi. Sonra anlattı, "Bu dükkanın aylık kirası bin dolar. İki satış görevlisi çalışıyor. Satış görevlileri asgari ücret almalarına rağmen gazete, dergi ve kitap satışı kirayı ve ücretleri karşılayamıyor. Bugün son günümüz. Yarın burada gazete satılmayacak. Biz de işsiziz... Ankara’da da iş bulmak çok zor. Asgari ücret ile bile iş yok."
Sabah sabah üzüldüm. Gazeteleri okumaya başladım. Ankara’da iken gazetelerin ilan sayfaları daha çok ilgimi çeker. Çünkü, gazetelerin Türkiye baskılarında göremediğimiz bazı ilanlar, Ankara baskılarında yer alır. Sayfanın hemen tamamını kaplayan ilan... "Para harcamak sanattır" başlığını taşıyor. İlan şöyle devam ediyor, "...Bazıları bunun izleyicisi olmakla yetinir... Şimdi hayatın derinliğini bilen düş zengini aileler bir araya geliyor. Ancak hatırlatalım. Ankara’daki standartların çok üstündeki bu ‘first class’ (birinci sınıf) yaşam kültürüne sınırlı sayıda aile sahip olabilecek."
İlanın üzerinde, önünde yüzme havuzu olan, Amerikan filmlerinde gördüğümüz evlere benzer bir evin resmi var. Evin özellikleri de sıralanmış. 2750 metrekare arsa içinde, 931 metrekare (yani yaklaşık 1 dönümlük tarla büyüklüğünde) kullanım alanı var. Yüz metrekare salon, 9 oda, 5 banyo, 1 sauna 86 metrekare hobi (eğlence) odası, 96 metrekare balkon. Yapay dere ve göller, özel emniyet (koruma) teşkilatı, uydu sistemi, tenis kortları, spor alanları.

Kapanan gazete satış yeri ile işsiz kalan iki asgari ücretli satış görevlisinin derdini birden unuttum. Bu "first class yaşam da ne imiş ki?" diye meraklanmaya başladım. Satış bürosunu telefonla aradım. Fırsatı kaçırmamam için yapmam gerekeni söylediler. 575 bin dolar peşin de ödeyebilirmişim, yüzde 20 peşin (115 bin dolar peşin) ödersem makul faiz ile taksitleme şansı da varmış. Ancak sıraya girecekmişim. Firs class evim bana ancak 2004 Haziran ayında teslim edilecekmiş.
"Uy babo... Olacak iş mi bu? Ankara gibi memur şehrinde... En babayiğit memur maaşının bin dolar olduğu bir ülkede... First class (birinci sınıf) bir ev için first class (birinci derecede) bir devlet memurunun 48 yıl çalışması, hiçbir şey yemeden içmeden para biriktirmesi lazım... Karı koca çalışanlar, 24 yıl karı koca tüm maaşlarını biriktirmek zorundadır" diyerek kafam karışmış durumda iken gazetede başka gayrimenkul satış ilanları dikkatimi çekti... İlandaki mesajı hatırladım... Ankara’da para harcamak gerçekten sanatmış... Bazıları bu sanatı icra eylerken, diğerleri seyretmekle yetinirmiş!.. Selam sana "first class" Ankara...