Ziraat, Halk, Emlak bankaları özelleştirilecek... Yıllardır Ankara'da bu konuşuluyor. IMF "ne zaman ve nasıl?" diye sormaya başladı. Ankara'da nazlana, nazlana "önce özerkleştireceğiz, sonra özelleştireceğiz" diyerek özelleştirmeyi ileri tarihlere atacak bir model buldu. Bunu da, IMF'ye, Dünya Bankası'na kabul ettirdi.
Özerkleştirme, "yarı hamilelik" gibi acayip bir durumdur. Rivayete göre özerkleşen bankalar, politikacıların müdahalesinden kurtulacaktır.
Bugünkü durumda kamu bankalarının sahibi Hazine'dir. Bu bankaların yönetim kurullarını sermaye sahibi olarak Hazine belirler. Fakat belirlenen yöneticiler Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın imzasını taşıyan kararnamelerle atanır.
Özerkleştirilecek kamu bankalarında kamu hissesini, görevlendirilecek bir bakanın temsil etmesi, bankayı yönetecekleri bu bakanın tek başına belirlemesi doğrultusunda bir tasarı hazırlanınca, IMF ve Dünya Bankası görevlileri kıyameti kopardı.
IMF ve Dünya Bankası görevlileri bu modelde kamu bankalarının tek bir bakanın ve partinin çıkarları için kullanılacağını, bankaların bağımsızlığının büsbütün ortadan kalkacağını hatırlatarak Ankara'yı uyarmaya çalıştı.
Ankara bu uyarılar üzerine "istemeye, istemeye de olsa" TBMM'ye sunulan "özerkleştirme tasarısında" değişiklik yaptı. Değişikliğe göre Ziraat, Halk ve Emlak bankaları üç yıl içinde yeniden yapılandırılacak. Üç yıl sonra "özerkleştirilecek". Üç yıllık yeniden yapılandırılma döneminde bu bankaları "Yeniden Yapılandırma Kurulları" idare edecek. Bu kurullar ilgili bakan başkanlığında Hazine'nin iki, özelleştirme idaresi ile bankanın birer temsilcilerinden oluşacak.
Bankalara "anonim şirket" statüsü verilecek. Anonim şirket statüsündeki bankaların genel kurullarında kamu sermayesini Hazine temsil edecek.
Hem IMF ve Dünya Bankası karşı koymasın, hem de bankalar politikacıların elinden çıkmasın diyerek oluşturulan bu model "devekuşu modelidir!" Bu bankalar üç yıl boyunca kimine göre deve, kimine göre kuş olarak yaşatılmaya çalışılacak, üç yıl sonunda durumları daha da rezil hale gelecektir.
Bir partinin temsilcisi olan politikacı bir bakanın politikacıların yıllar boyu çiftlik olarak kullandıkları, hortumlattıkları bankaları, üç yılda politikacıların elinden kurtarması mümkün değildir. Değişik kuruluşlarından derlenen "memur" statüsündeki temsilciler başka işlerini yaparken, arada bir toplayıp, koskoca kamu bankalarını nasıl yeniden yapılandırabilir? Göreceğiz!
IMF ve Dünya Bankası görevlilerinin Ankara'daki dertleri sadece üç kamu bankasının özelleştirilmesi değil... IMF ve Dünya Bankası'nın başka konularda da istekleri uyarıları var:
(1)Başta elektrik üreten, dağıtan, satan KiT'ler olmak üzere enerji KiT'leri zarar ediyor. Zararı önlemek için elektriğe, petrol ve petrol ürünlerine zam yapmak gerekiyor. (2) Diğer KiT ürünlerinde de fiyat ayarlamasına ihtiyaç var. (3) Bu ayarlamalara göre enflasyon hedefi biraz yukarıya çekilebilir. (4) 2001 yılında iç talebi kısmak için frene basmak önem taşıyor. Bunu sağlamak için ithalat artışı önlenmelidir. (5) Özelleştirme gecikiyor. Hiç olmazsa Telekom bir an önce satışa çıkarılmalıdır. (6) özel sağlık sigortası ile ilgili kanuni düzenleme ve diğer yapısal reform çalışmaları unutuldu. İlgili tasarılar Meclis'ten geçirilmelidir.
Bunlar önemli konular ama... Ankara için af daha önemli...
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr