Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye’de iki sahne var: (1) "Ankara" sahnesi, (2) "Halk" sahnesi. Bu iki sahnede iki farklı oyun oynanıyor. Türkiye’nin yazılı, sözlü ve görüntülü medyası sadece "Ankara" sahnesinde olan biteni izlediği için, "Ankara" sahnesinde oynanan "sanal oyunlar"ın, Türkiye’nin gündemini teşkil ettiği gibi "yanıltıcı" bir görüntü ortaya çıkıyor.
Halbuki Türkiye’nin "gerçek oyunları" Ankara dışındaki "Halk" sahnesinde oynanıyor. "Halk" sahnesindeki oyunda üretim var. İstihdam var. Alın teri ve gözyaşı var. Kapanan işyerleri, duran tezgahlar, işini kaybeden insanlar, çaresizler var. Daha iyi okul, daha iyi hastane özlemi çekenler var. Jandarma var, polis var, karakol var, mahkeme var. Hapishane var.

Türkiye’nin esas sahnesi "Halk" sahnesi... "Ankara" sahnesindeki "sanal oyunlar" ve "yanıltıcı görüntüler"in oyuncuları "halk" değil. Halkın ödediği vergilerle "maaşları ödenen" kamu görevlileri (kamu görevlisinin İngilizce karşılığı "public serventötır. Bunun da tercümesi "halk hizmetkarı"dır.) Halkı unutup kendi aralarında sanal oyunları sahneleyen kamu hizmetlilerinin Ankara dışındaki "sahneleröde olan biten ile ilgisi yok. Ankara dışındaki sahnelerde, halk sahnelerindeki oyuncular açlıktan ölse de, işsiz kalsa da, onlar bunu duyamıyor. Bilemiyor.
Halkı tezgahları dursa, halkın ekmek kapıları kapansa da Ankara farkına varamıyor. Çünkü ekonomi çökse de Ankara’daki oyuncular maaşlarını her ay tıkır tıkır alıyor. Çünkü tezgahlar dursa, dükkanlar kapansa, insanlar işsiz kalsa da Ankara’daki oyuncuların işleri "ömür boyu garanti"!..
Çünkü, Ankara dışındaki oyuncular hastalandıklarında hastane bulamasa, çocukları için okul bulamasa da Ankara’daki oyuncuların böyle sorunları yok.
Ankara’daki oyuncuların özel korumaları, zırhlı makam otomobilleri, otomobillerin ardından önünden koşturan eskort arabaları, özel korumalı lojmanları var. Onların can ve mal güvenliği polis, jandarma, mahkeme, hapishane dertleri yok...

Ankara’da çay yetiştirilmiyor. Fındık ağacı yok. Buğday ekilmiyor. Tütün dikilmiyor. Pamuk tarımı yapılmıyor. Onun için Ankara’daki oyuncular fındık, pancar, tütün, buğday, pamuk tarlasında olan bitenden habersiz.
Ankara’da oyunlar büyük... Misafir oyuncular önemli... Misafir oyuncu olarak IMF var, ABD var, Dünya Bankası var... Enerji ihaleleri, tank alımları, uçak siparişleri var... Koalisyonlar var. Partiler var...
Görüntülü, sözlü ve yazılı medyanın tüm elemanları "Ankara" sahnesinin karşısına dizilmiş, oyuncuların her hareketini anında yayıyor, yayımlıyor... Medyanın bu ilgisi Ankara oyuncularını heyecanlandırıyor, biliyor. Sanıyorlar ki, Ankara dışındaki halk bütün derdini unutmuş, onları seyrediyor...
Sayın okuyucularım... Türkiye "Ankara"dan ibaret değil. Türkiye’yi görmek, Türkiye’de olan biteni anlamak için Ankara dışına bakacaksınız. Ankara dışındaki "Halk" sahnelerinde olan biteni izleyeceksiniz.
Her şeye rağmen, Türk ekonomisi batmıyor, Türk cemiyeti çökmüyor ise bu Ankara dışındaki oyuncuların sayesindedir. Onlar "Ankara" sahnesindeki sanal oyunlara rağmen, "gerçek" oyunu sürdürüyor. Her türlü güçlüğe rağmen sanayi ve tarımsal üretim, (kör topal olsa da) devam ediyor.