Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ankara ve IMF’nin "derdi" başka... Halkınki başka... Dümen Ankara’nın ve IMF’nin elinde... Onlar "derdin ne olduğunu" halka iyi biçimde anlatamadıklarından (veya anlatmaya tenezzül etmediklerinden) halk Ankara ve IMF’nin "halkın derdi" ile uğraşmamasından yakınıyor.
Halkın derdi çok: Üretim yok. İş yok. Piyasa "geberik" durumda. Çiftçi perişan, hayvancı perişan... İşçinin, memurun maaşına, ücretine zam yapılmıyor. Esnaf "siftah" yapamıyor. Gayrimenkul satılmıyor. Borsa kıpırdamıyor. Repo ve mevduat iyi para getirmiyor. Çalışanlar işten çıkarılıyor. Hastane kötü, mahkeme kötü, asayiş kötü... Rüşvet diz boyu.
Genelde insanlar mutsuz. Yarın ne olacağını bilemiyor. Bu durumda halk derdine çözüm arıyor. Halk bekliyor ki, enflasyondaki tırmanış dursun. Döviz fiyatı ucuzlasın. Piyasalar açılsın. Üretim ve istihdam patlasın. Memura, işçiye, emekliye zam yapılsın. Açık anlatımıyla bitsin bu dertler...
Halk inanıyor ki, Ankara ve IMF, "halkın dertleri"ni göremiyor. Bunun için halk unutuluyor. Halk unutulmasa, halkın dertlerine mutlaka bir çözüm bulunabilir.

Ankara ve IMF’nin "derdi" farklı. Önceliği farklı. Ankara, Türkiye gemisini su üstünde tutmaya, batmasını önlemeye çabalıyor. Halk geminin su üstünde kalmasının ne kadar güç duruma geldiğini bilemediğinden, bu halka iyi bir şekilde anlatılamadığından, halk "gemi nasıl olsa batmaz, su üzerinde gidiyor, kaptanlar gemi ile uğraşacağına biraz bizim derdimize baksın, bizi rahatlatsın..." havasına giriyor.
Geminin su üzerinde kalması "neden güç durumda"? Türkiye gemisi neden batma tehlikesi ile karşı karşıya? Batmaması için ne yapmak lazım: (1) İç borcun yüzdürülmesi lazım. (2) Kolu, kanadı kırılan bankaların yüzdürülmesi lazım. (3) Üretim yapan, zor durumdaki büyük işletmelerin yüzdürülmesi lazım.

Ankara ve IMF, "iç borcu, bankaları ve zordaki büyük üretici işletmeleri" yüzdürmeyi başarır ise, Türkiye ekonomisi batmaktan kurtulur. Biraz küçülür. Ama batmaz. Gemi batmadıktan sonra yolcuların (yani halkın) dertlerine bakmak mümkün olabilir.
Amma velakin... Önümüzdeki günlerde "devlet borçlanamaz ve de bankalar yüzdürülemez" ise... İşte o zaman gökten felaket yağar. Türkiye işte o zaman "felaket ne imiş" görür... O zaman istenmeyen, çok kötü tedbirler alınır. Türk lirası ve döviz konusunda kısıtlamalar zorunlu hale gelir.
Ankara ve IMF’nin telaşının, ardındaki hesaplar bunlardır. Bu anlatılan şeyler bu ülkede yaşayan 65 milyon insanı ilgilendiriyor. Ama 65 milyon insana, (1) Sorun nedir? (2) Sorunların büyüklüğü ve ciddiyeti nedir? (3) Ülke ne gibi tehlikelerle karşı karşıya? (4) Sorunların çözümü nasıl olacak? (5) Reçeteyi kim hazırladı? (6) Reçete nasıl uygulanacak, konularında yeterli ve açık bilgi verilmedi. Verilmiyor. Kurtarıcılığa soyunan Kemal Derviş başkanlığındaki bürokratlardan oluşan "yangın söndürme ekibi" ve "IMF memurları" bir şeyler yapıyor... Parti başkanları, milletvekilleri, halk "Du bakalım bunlar ne yapacak? Bizim para musluklarını ne zaman açacak?" diye bekleşiyor.