Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Devlet on bankayı "nüfusuna geçirdi". Şimdi "n'apcek" bu bankaları? Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Denilecek ki, "efendim, devlet bunları düzeltir, kara geçirir, sonra yüksek fiyatla satar..." Bunların düzeltilmesi için (1) Önce pisliklerinin ayıklanması, sonra da borçlarının ödenmesi lazım. (2) Bunların borçları "gerçek" alacakları "hayal"dir. En ciddi bankaların kredilerini tahsilde zorlandıkları bir ekonomide ve ortamda bunların kredilerinin tamamına yakını "batmış" durumdadır. (3) Bunun için devlet batan bankalara oluk ile para akıtmak zorundadır. (4) Yetmez. Açığı, borcu, batmışı kapatmak yetmez. Bu bankaların sistem içinde tekrar çalışmaya başlamaları için güçlü bir sermaye yapısına kavuşturulmaları gerekir. Bunun için de para lazım. (5) Parayı bulduk diyelim. Adamı nereden bulacağız? Hangi devlet memuruna bu bankaları yönettireceğiz?
       Devlet bu imkanlara sahip olsa, evine aldığı "yetim"lerden önce kendi "öz evlatları"na bakar... Kamu bankalarını perişan durumdan kurtarır. Adam eder. Ne demiş Hasan Pulur ustamız; "Kendi himmete muhtaç bir dede / Nerede kaldı gayriye hizmet ede!.."
       Devletin işi zor. Devlet batmış bankaları adam etmek için bankaların başına getirdiği memurlarına emir vermiş. "- Mevduat kabul edin, ama sakın kredi vermeyin, bankacılık işlemlerine girmeyin. Sadece borçları ödeyin."
       Kredi vermeyen banka, bankacılık işlemi yapamayan banka topladığı mevduatın faizini nasıl öder?.. Hele hele batmış bir banka olduğu için mevduata yüksek faiz ödemek zorunda ise... Hele hele yüksek faiz ödemeden mevduat toplayamıyor ise...
       Ekonomide istikrar tedbirleri uygulanan dönemlerde, faizdeki ve talepteki değişim nedeniyle, güç duruma düşüp kredilerini ödeyemeyen firmalar bankaların sarsılmasına, batmasına yol açar. Bunun içindir ki istikrar programı uygulamasına başlayan her ülkede hükümetler banka batışlarına hazırlıklı olur.
       Bankalarla ilgili olarak devletin iki sorumluluğu vardır:
       (1) Bankaların batmaması için izin, gözetim ve denetim konularında çok çok çok dikkatli olmak. Ödün vermemek.
       (2) Batacak duruma gelen bankayı, hastalık yayılmadan, kangren olmadan kesip atmak. Riski en düşük çizgide tutmak. Belayı başka bankalara sıçratmamak. Belayı devletin üzerine almamak.
       Bunlar, kağıt üzerinde savunulması kolay ilkeler, uygulanması güç şeylerdir.
       Türkiye'de işi gücü bıraktık... Batan bankaları ne yapacağımızı, daha başka bankaların batıp batmayacağını tartışır hale geldik.
       Önemli olan bankaların yaşamasıdır. Bankaların batar duruma gelmesini önlemektir.
       Sağlıklı ve de güçlü bir banka sistemi olmadan ekonomi yürümez ve de büyümez.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr