Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ayşe Hanım Teyzem elinde Milliyet gazetesi karşıma dikildi. Ayağa kalktım. Elini öptüm. Hemen söze girdi "Milliyet’te Meliha Okur Hanım kızımız yazmış. Takastan Ayşe Hanım Teyzem de yararlanacak" demiş. Nedir bu takas? Ben nasıl yararlanacağım?"
"Ayşe Hanım Teyzeciğim" dedim, "Devlet Baba, bankaların elindeki Türk lirası kağıtları 1 milyon 160 bin liradan Amerikan dolarına çeviriyor. Sonra bu dolarlara yılda yüzde 15 faiz ödüyor. Faizi de altı ayda bir veriyor."
Ayşe Hanım Teyzem heyecanlandı... "Oh... Oh... Ne iyi... Geçen devalüasyonda benim Türk lirası mevduatım eriyip gitmişti. Her gün dolar fiyatı tırmandıkça erimeye de devam ediyor... İleride devalüasyon olursa param büsbütün pul olacak diyerek yüreğim pat pat ediyor... Bundan sonra bana da karada ölüm yok demektir. Demek ki, Devlet Baba, benim bankadaki Türk liralarımı 1 milyon 160 bin liradan dolara döndürecek. Benim Türk lirası mevduat hesabım, dolar mevduat hesabı olacak... Devlet Baba da bu hesaba yılda yüzde 15 dolar faizi ödeyecek. Ödeme de altı ayda bir yapılacak..."
"Ayşe Hanım Teyzeciğim ne yapıyorsunuz? Yanlış anladınız. Sizin için böyle bir şey yok... Bu sadece bankalar için..." diyecek oldum... Ayşe Hanım Teyzem isyan etti "Böyle farklı davranış olur mu? Devlet bana paranı Türk lirasında tut diyecek, bankaların Türk lirasını dolara döndürecek... Dolar fiyatı arttıkça, devalüasyon oldukça benim Türk lirası param eriyecek. Dolar fiyatı arttıkça devalüasyon oldukça bankalar kazanacak... Devlet bankalara 1 milyon 160 bin liradan sattığı dolara yüzde 15 net faiz verecek. Ben piyasadan 1 milyon 220 bin liraya döviz satın alıp, bankada döviz mevduat hesabı açtırdığımda banka benim dolar hesabıma yılda yüzde 7 dolar faizi verecek. Üstelik ondan da vergi kesecek... Nerede takasın bana yararı?"
"Ayşe Hanım Teyzeciğim" dedim, "Takasın size yararı yok ama sizin zararınızı önledi. Takas olmasa idi, sizin Türk liraları sadece dolar karşısında erimekle kalmayacak bütünü ile ‘deve’ olacaktı. Bir kriz daha çıkacaktı. Devlet Baba haziran ve temmuz ayında birikmiş iç borç taksitleri ve faizlerini ödemek için tekrar borçlanmak zorunda idi. Ama borçlanma imkanı kalmamıştı. Devlet Baba’nın haziran ve temmuz aylarında borçlanamaması, yeni bir kriz demekti. Yeni kriz eskisinden daha acı olacak, her şeyi, halkın tüm varlığını silip süpürecekti. Devlet Baba takas makas oyunu ile, kısa vadede ödemesi gereken Türk lirası borçları, dolara çevirip, 3 yıl sonraya, 5 yıl sonraya attı."
"Bankaların Türk lirası paraları ucuz kurdan dövize dönüştürüldü. Üstelik yılda yüzde 14 - yüzde 15 net faiz... Bu işin kaymağını bankalar yedi" diyerek Ayşe Hanım Teyzem kızgınlığını dile getirdi.
Anlattım "Ayşe Hanım Teyzeciğim bankalar da zevkten değil, mecburiyetten takasa razı oldu. Bir ay sonra eline geçecek parayı kim beş yıl süre ile bağlamak ister? Bankalar halktan ortalama 45 gün vade ile Türk lirası mevduat, ortalama 30 gün vade ile dolar ve mark mevduat topluyor. Yurtdışında 6 ay veya bir yıl vade ile döviz ile borçlanıyor. Bankalar bu kısa vadeli kaynaklarını şimdi 3 yıl, 5 yıl devlete bağlamış oldu. Bankalar 3 yıl, 5 yıl süre ile bu kaynaklarını özel sektöre, üreticiye, yatırımcıya kullandırma imkanını kaybetti."
Ayşe Hanım Teyzem isyan etti "Uzatma... Benim menfaatim ne? Benim kazancım ne? Onu anlat." Anlatmaya çalıştım. "Takas olmasa idi, Devlet Baba borçlanamayacaktı. Kriz çıkacaktı. Devlet Baba borçlanamıyor diyerek yabancı bankalar Türk bankalarına daha önce verdikleri kredileri yenilemeyecekti. Bankalar batacaktı."
Ayşe Hanım Teyzem parladı: "Anlaşıldı... Anlaşıldı" dedi. "Takas oldu, yepyeni bir Türkiye doğdu diyenler, Türkiye’nin batmamasına sevinenler... Şimdi Türkiye bu defa da batmadı diyerek sabah akşam göbek mi atacağız? Hem diyelim ki Türkiye ve bankalar bir defa daha batmaktan kurtuldu... İyi de Ayşa Hanım batmaktan nasıl kurtulacak?"
"Ayşe Hanım Teyzeciğim" dedim. "Devletimiz Türk lirasından dolara dönüşü ve dolara yüksek faizi teşvik eder hale geldi. Böylece Türk lirası faizlerin daha da düşmesi bekleniyor. Siz bir ‘Anadolu kadını’ olarak ne yapacağınızı benden iyi bilirsiniz. Bu konuda akıl vermek bana yakışmaz. Ama gözlerime bakınız... Ne demek istediğimi anlarsınız..."