Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ayşe Hanım Teyzem fatura ödemekten bıktı usandı
Ayşe Hanım Teyzem fatura ödemekten bıktı usandı

Ayşe Hanım Teyzem şaşırmış durumda, "Evladım bu işte bir bit yeniği var. Anlı şanlı bankalar yüzde 350, yüzde 700 faizle günlük repo yapıyor. Faizin cazibesine kapılanlar şimdilik düşünmüyor ama, bu faiz kazığının faturasını sonra kim ödeyecek? Fatura dönüp dolanıp gene benim önüme gelecek..." diyor.
Baktım Ayşe Hanım Teyzem gene dolu... Boşalsın diyerek bekledim. O devam etti. "Karadeniz'deki mezarlıkların birinde dikili bir taştan söz ederler. Mezar taşında şöyle yazarmış: Bana iyisin, iyisin, iyisin... Çok çok iyisin... Çok çok iyiye gidiyorsun dediniz... Öyle ise bana ne oldu?.. İşte o biçim evladım... Çok iyiye gidiyoruz... Her şey çok iyi... Enflasyon düşüyor... Faizler iniyor dediniz... Öyle ise bize ne oldu?"
Kısaca cevapladım. "Ayşe Hanım Teyzeciğim, her şey iyi gidiyordu... Birden pat diye bankacılık krizi çıktı." Ayşe Hanım Teyzem sordu: "Kim çıkardı bu krizi? Enflasyon lobisi mi çıkardı? Döviz spekülatörleri mi çıkardı?" Cevapladım: "Ankara çıkardı Ayşe Hanım Teyzeciğim, Ankara çıkardı."
Ve de anlattım. "- Ayşe Hanım Teyzeciğim, Ankara geçen yıl yüzde 110'larda faiz ödeyerek bono satabiliyor, iç borç bulabiliyordu. Bu yılın başında istikrar programı uygulanmaya başlandı. Ankara 2000 yılı için yüzde 20'lik, 2001 yılı için yüzde 10'luk enflasyon hedefi ilan etti... Eeee... Enflasyon yüzde 20 olur ise, faizin de yüzde 30'lara inmesi normaldir. 2001'de de yüzde 10 enflasyonda faiz en fazla yüzde 20 olur...
Bankalar Ankara'ya güvendi. Ankara yüzde 30'lar dolayında faiz ile bono satmaya başladı. Ankara'nın sattığı bonoların yüzde seksenini bankalar alır. Bankalar da bu bonoyu satın almak için yurtdışından döviz ile borçlanır. Örneğin yüzde 20 maliyet ile borçlanır. Örneğin yüzde 30 faiz ile bono alır. Böylece yüzde 10 bankaya kar kalır. Böylece ülkeye hem döviz girmiş olur, hem de Ankara, bütçe açığını kapatacak kadar bono satar..."
Ayşe Hanım Teyzem atıldı: "Bu kadar teferruata ne gerek var?" Ayşe Hanım Teyzeciğim dedim, "Bunları anlatmazsam bankacılık krizinin ne olduğunu anlayamazsınız." "Anlat öyle ise" dedi. Devam ettim. "- Bankalar Ankara'ya güvendi. Enflasyonun giderek düşeceğine, faizin 2001 yılında yüzde 20'lere ineceğine inandı. Bu inanç ile yüzde 30, yüzde 35 faizli bir yıl, iki yıl vadeli tahvilleri Hazine bonolarını bankalar satın aldı. Banka neden bu kadar uzun vadeli Hazine bonolarını, tahvilleri satın alıyor? Çünkü faiz 10 puan düştüğünde 100 liralık yüksek faizle bononun fiyatı örneğin 110 lira olacak... Banka kazançlı çıkacak... Ama Ankara'ya güvenenleri Ankara yanılttı. Faiz düşecek yerde tırmanışa geçti. Faiz 10 puan yükseldiğinde 100 liralık ucuz faizle bononun fiyatı 90 liraya düştü. Bir banka düşününüz Ankara'ya güvenmiş 4 milyar dolarlık bono almış. Yüzde 10 fiyat düşmesi banka için 400 milyon dolarlık yük getiriyor..." Ayşe Hanım Teyzem patladı, "- O banka da o kadar Hazine bonosu almasa idi..." "Ayşe Hanım Teyzeciğim o banka o kadar almış, bu banka bu kadar almış... Her bankada Hazine bonosu var. Bonoları alan bankalar... Bankalara faiz düşecek garantisi veren Ankara... Bankalara yüzde 30, yüzde 35 faizle bono satınca işler çok iyi gidiyor diyen Ankara... İşleri idare edemeyip, enflasyonu ve faizi hedeflenen rakama indiremeyen Ankara... Bankalar suçlu da Ankara'nın hiç mi suçu yok."
Ayşe Hanım Teyzem "Tamam şimdi suçlu aramayalım, kriz nasıl çıktı, onu anlat" dedi. "Banka sistemi zaten hassas dengeler üzerinde zor duruyor. Bir banka hapşırınca tümü nezle oluyor. Normal zamanlarda bir banka hapşırınca, diğerleri aspirin vererek onu iyileştirmeye koşardı ama, esen rüzgarlardan bankaların hepsi kendi derdine düşmüş durumda. On banka batmış. Batan bir bankaya yardım edeni back - to back kredi verdin diyerek hapse atıyorlar. DGM'ye yolluyorlar. Bu durumda her banka kendi derdine düşüp, kendi açığını kapatmak için Türk lirası ve döviz peşinde koşunca bankacılık krizi çıktı." Ayşe Hanım Teyzem sordu: "Pek iyi de 2001'de faiz yüzde 20'ye iner diyerek, bankalara yüzde 30, yüzde 35 faizle bono satan Ankara ne yapıyor?" "Ankara hiçbir şey yapmadı, yapmıyor. IMF'den talimat bekliyor. Faiz oranlarındaki artışı görerek bu krizin çıkacağını Ankara anlamalı idi. Hadi göremedi, anlayamadı, o zaman ateşten ilk dumanlar çıktığında yangını söndürmeli idi. Ankara şimdilik seyirci koltuğunda, gazeteleri okuyarak durumu izliyor. Faiz çıkınca Türk lirasına talep durur. Faiz yükseklerde dolandıkça halk dövize hücum etmez. Faiz yüksek olunca dışarıdan döviz girişi başlar diyerek oturuyor..." Ayşe Hanım Teyzem'in sabrı bitti, "- Evladım anlattığına göre bankaların hali duman pek iyi biz ne olacağız?" dedi. Bu soruya ne cevap verilebilir ki... "- Ayşe Hanım Teyzeciğim, şu anda nakdi olanların yüksek faizden yararlanmak için günlük repo hesabı açtırmalarından başka yapılacak şey yok. Olan gene halkımıza oldu... Bu krizin faturasını da halk ödeyecek!"