"Yumurtaları tek sepete koyma" nasihatine uyup tasarrufunun yarısını döviz mevduatı olarak saklıyordu. Faizler yükselmeye başlayınca "millet faizden para kazanıyor" dolduruşuna gelip dövizleri bozdurdu. Türk lirası repo hesabına yatırdı. Parasının yarısını devalüasyon sildi süpürdü. Nakit varlığının yarısı eridi.
Evini satma hayali yok oldu. Bu durumda bir yıl, iki yıl evine alıcı çıkmayacağını biliyor. En büyük endişesi evin altındaki bakkalın kirasını nasıl ödeyeceği... Bakkal iflas eder veya dükkandan çıkar ise kira gelirini de kaybedecek.
Ayşe Hanım Teyzem, "herkes kazanıyor" diyerek parasının bir bölümünü borsaya yatırmıştı. Borsa çöktükçe, "yakında aldığım fiyata çıksın kağıtları satarım" diye bekliyordu. Şimdi "borsaya yatırdığım para gitti" diyerek ağlıyor.
Ayşe Hanım Teyzem yıkıldı... Bitti tükendi!.. "Üzülme teyze, bir süre sonra işler normale döner" diyenlere, "Siz benimle alay mı ediyorsunuz... Ömrüm kaybetmekle geçti... Hiçbir şey daha iyiye gitmiyor. Daha kötü oluyor..." cevabını veriyor. Sonra da çaktırmadan gözyaşlarını silmeye çalışıyor.
En büyük kazık Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'e girdi. Selçuk Demiralp'in 110 milyon dolar dış borcu, döviz borcu var. Döviz borcunun Türk lirası karşılığı "langırt diye" arttı. Bindi - indi derken döviz fiyatı yüzde 30 artış gösterse, döviz borcunun Türk lirası karşılığı 30 milyar dolar arttı demektir. Yıllık faiz ödemelerinin Türk lirası karşılığı bu ölçüde büyüyecek demektir.
Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'in 45 katrilyon lira iç borcu var. Geçen yıl bu borç için yüzde 30 - 40 faiz ödüyordu. Şimdi enflasyon azacak. İç borç faizi yüzde 60 - 70'lere tırmanacak. Buradan da Hazine'ye kazık girecek.
Bütün çabalar bütçeyi denkleştirmeye dönük idi. Çünkü bütçe açığı enflasyonun ana kaynağıydı. Bütçe açığı tam kapanırken, şimdi "caaaaarrrrttt" diye büyüyecek... Döviz fiyatındaki, faiz oranındaki artış enflasyonu körükleyecek. Buradan bütçeye yük binecek. Enflasyon artınca memur, işçi zam isteyecek. Oradan da bütçeye zam binecek... O ödeneğin artışı, bu ödeneğin artışı derken bütçe açığı gene büyüyecek.
Bankacı Demir Bey bir haftadır "komada"... Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nı bankalar arası piyasada ödemeyi kesmesi para akımını "kilitlemişti"... Para akımı durunca gecelik yüzde 3 bin, 5 bin oranında inanılmaz faizlerle açık kapattı. Bu faizlerin faturası önünde duruyor.
Devlete güvenerek, IMF'nin programına güvenerek, dövizin kazığa bağlanmasına güvenerek yurtdışından 1 milyon dolar kredi almış, dolarlarını bozdurup parasını bonoya yatırmıştı. Doların fiyatı yüzde 30 artsa, 300 milyon dolar ek ödeme yapması gerekecek. Bankacı Demir Bey'in bankasının sermayesi zaten bu kadar...
Döviz kredisi kısa vadeli. Bu yıl vadesi doluyor. Karşı taraf Türkiye'nin durumu bozuk diye krediyi yenilemez ise yandı. Faizi yüksektir ise yandır...
Kredi olarak dağıttığı paraları işadamları ödeyemiyor. Karlı diye verdiği tüketici kredileri geri gelmiyor. Buna karşı mevduat sahipleri paralarını istiyor.
İşte bu nedenle doktor, bankacı Demir Bey'e "ne yersen ye, durumun ümitsiz" diyor.
İşçi Memed'in doları yok, Türk lirası yok ama, derdi çok... İşçi Memed ücretim nasıl artar diye dertlenirken, şimdi "Acaba işsiz kalır mıyım, acaba patron batar mı?" endişesine kapıldı. İşçi Memed biliyor ki, piyasa kapandığı için patron zaten zor durumda. Ama işçi Memed duyuyor ki patronun Türk lirası ve döviz borcu var. Faiz yükselince patronun durumu bozulmuştu. Şimdi üzerine bir de devalüasyon yükü binince patron ne yapacak?
İşçi Memed çok iyi görüyor ki, bu devalüasyon fiyatları zıplatacak. Tüpgaz, dolmuş ücreti artacak. Her şey pahalılanacak. İşçi Memed, "Her şey kötü de en kötüsü işini kaybetmek" diyerek endişe içinde bekleşiyor.
Esnaf Mustafa "Dün 60 milyon liraya sattığım maldan para kazanmıştım. Bu sabah daha piyasanın ne olacağı belli değilken, sattığım malın yerine koyacağım mal için 80 milyon lira fiyat istediler. Boş kalan rafı nasıl dolduracağım? Doldursam o yüksek fiyatla kime satacağım?.. Yandım abi" diyor.
Bu memlekette köylü Recep diye birinin olduğu, onun ekip biçtiği, inek yetiştirip, süt sağdığı hep unutulur.
Köylü Recep diyor ki, "- Bu işin sonunda kazık gene bize girer... Şimdi mazot, gübre, ilaç fiyatları dolara bağlı artacak... Enflasyon zıpladığından elbiseye, pabuca daha fazla ödeyeceğiz. Kredi faizleri tırmanacak. Ama bizim buğdayın, arpanın, patatesin, sütün, peynirin fiyatı geride kalacak. IMF izin vermiyor diyerek tütüne, fındığa, incire para ödenmeyecek.
Emekli Ali Bey Amcam'ın tek gelir kaynağı "maaş"... İstikrar tedbirleri uygulanacak, enflasyon düşecek diyerek iki yıldır maaşları artmamıştı. Şimdi enflasyon şahlanacak... Bu defa da bütçede para yok diyerek maaşları ayarlanmayacak.
İhracatçı Tanju Bey aylardır "devalüasyon olur ise daha çok ihracat yaparım" diye bekliyordu. Devalüasyon oldu. Şimdi stokları iyi eritecek. Ama stoklar bittikten sonra içeride alevlenen enflasyon nedeniyle maliyetler gene artacak. Devalüasyonun etkisi kısa sürede yok olacak.
Sanayici Fehmi Bey şimdiye kadar çok devalüasyon, çok kriz gördü. Ama bu defa krize hazırlıksız yakalandı. IMF programına ve de dövizin kazığa bağlanmasına güvenerek dövizle borçlanmıştı. Devalüasyon döviz borcunu artırdı. Makineleri eskimişti. Şimdi makine yenilemeye kalksa hem faiz pahalı, hem döviz... Devalüasyonun halkı fakirleştirdiğini görüyor. Fakirleşen halkın alım gücü azalacak. Fehmi Bey piyasa açılacak diye beklerken işler daha da bozulacak. Aracıdan, toptancıdan alacağını zamanında alamıyordu. Şimdi ödemeler daha rezil olacak.
Salim Bey, döviz ile maaş alıyor. Patronu ona geçen ay 2 bin dolar karşılığı 1 milyar 300 milyon lira ödemişti. Şimdi dolar 1 milyon liraya satılır ise, patronunun ay başında ona 2 milyar ödemesi gerekecek. Halbuki kriz patronu da vurdu. İşler sallantıda... Salim Bey, "Patron bu parayı ödeyemeyeceğini görür ise ya beni işten atar, ya da maaşımı yarıya indirir" diyerek dertleniyor. Ama her ay 500 dolar da kira ödemesi var... Ev sahibi ay başında devalüasyon mevalüasyon dinlemeyip 500 dolar karşılığı Türk lirasını isteyecek...
Memur Ali Bey başına gelecekleri düşündükçe "çıldıracak gibi oluyor". Döviz fiyatlarındaki tırmanışın enflasyonu azdıracağını, ekmek, peynir, domates, patates fiyatlarının artacağını biliyor. Faizi düşük diyerek döviz kredisi kullanmıştı. Kredi ile bir otomobil almıştı. Döviz kredisi taksidini nasıl ödeyecek, otomobilin deposuna nasıl benzin dolduracak? Repodaki üç kuruş parasının faizi bütçesine yama oluyordu. Repodaki paranın değeri yarı yarıya eridi. Türk lirası parasının değeri yarı yarıya erirken döviz borcu yüzde elli artan Ali Bey çıldırmasın da kim çıldırsın?..
Sayın Ecevit kibriti çaktı. Hem de iki defa çaktı. Yangını çıkardı. Ev harıl harıl yanıyor. O şimdi komşu Moldova'ya çay içmeye gidiyor.