Başbakan Sayın R. T. Erdoğan bayram namazı sonrası caminin önünde gazetecilerle sohbet ederken, gene bankalardan yakındı. Bugüne kadar hiçbir bankanın batmadığına işaret ederek, “Bayram sonu çağıracağız onları. Konuşacağız” dedi.
Daha önce de Sanayi Bakanı Sayın Çağlayan bankaları eleştirmişti.
1) Bankalar kredileri kesti mi? Eski kredileri çağırarak piyasadan para çekti mi? Kredi vermeyi durdurdu mu?
Bu soruları cevapları için kredi rakamlarına bakmak gerekir. Toplam banka kredileri 31/12/2007’de 289 milyar YTL idi. 31/10/2008 tarihinde 378 milyar YTL oldu. 2/12/2008 tarihinde 374 milyar YTL.
Demek ki banka kredilerinde daralma yok. Bankalar bazı müşterilerinin kredilerini kısmıştır, bazılarından erken ödeme istemiştir, faizi yükseltmiş, vadeyi kısatmıştır ama, toplam kredilerde kısıntı olmadığı anlaşılıyor.
2) Bankalar paraların üzerine oturuyor mu? Açık anlatımıyla, kasaları para dolu iken kredi vermiyorlar mı?
Bankaların parası var ise, parayı kasalarında saklayamaz. Ya kredi olarak dağıtırlar ya da Merkez Bankası’na gecelik hesaplarda faize yatırırlar. Uzun süredir bankaların fazla parası olduğundan Merkez Bankası’na yatırıyor, faiz alıyorlardı.
Yakın zamanlarda işler tersine döndü. Bankalar Merkez Bankası’ndan borçlanmaya mecbur duruma düştü. Merkez Bankası her gece bankalara para akıtıyor ki, günlük hesaplarındaki açıklar kapatılabilsin.
Bankalar 28/11/2008’de Merkez Bankası’ndan 10.4 milyar YTL borç alarak hesaplarını denkleştirdi. Merkez Bankası bankalara 1/12’de 8.5 milyar YTL, 2/12’de 7.7 milyar YTL, 3/12’de 6.1 milyar YTL, 4/12’de7.8 milyar YTL borç para verdi.
Demek ki, bankaların paraların üzerine yatması söz konusu değil. Tersine bankalar günü geçirmek için Merkez Bankası’ndan borçlanıyorlar.
3) İyi de bankalar durumlarını Sayın R.T. Erdoğan’a neden anlatamıyor?
Çünkü Sayın Başbakan bankaların tepe yöneticilerini dinlemiyor. Bankalara fırça atınca, bankalarla sorunu olanlara “ümit dağıtıyor.”Daha da kötüsü bankaların tepe yöneticileri başbakanı sinirlendirmekten korktuklarından başbakanın yanlışlarını düzeltemiyor.
4) İyi de, reel sektörün bankalarla hiç mi sorunu yok? Reel sektör yakınmalarında haksız mı?
Hayır. Reel sektör gerçekten güç durumda. Güç duruma düşmesinin nedeni talep daralmasına bağlı olarak üretimin yavaşlaması veya durması. Üretim yavaşlayınca gelir-gider trafiği alt üst oldu. Bu trafiği düzeltebilmek için para arayışında. Çek-senet sistemi çöktü. Tek ümit bankalar.
Fakat bankalar reel sektörün bekleyişlerini cevaplayamıyor: (1) Çünkü reel sektörde paraya ihtiyacı olanlar durumu bozulan işadamları, KOBİ’ler, sanayi şirketleri. Bankalar bunlara kredi verir ise, o krediyi alamamaktan korkuyor. Krediyi alamazlar ise reel sektör ile birlikte bankalar da batar. (2) Reel sektördeki müşterilerinin durumunun bozulduğunu gören bankalar “Ah... Vah...” diyerek üzülemiyor. Durumu bozulmakta olan borçlulardaki alacaklarını sağlama alma telaşına giriyor. Kredileri erken çağırıyor.
5) Yok mu bunun çaresi?
Durum ve sorun iyi anlaşılır ise çözüm bulunur. Hedef, (1) reel sektörün bu kriz rüzgarında ayakta kalmasına yardımcı olarak kredi desteğini sağlamak, (2) banka sisteminin riski krediler batağına saplanmadan bu kriz rüzgârını atlatmasına destek vermektir.
Dikkat buyurunuz: Başka ABD olmak üzere hükümetler önce banka sistemini fonladı. Sonra da banka sistemi aracılığıya reel sektörü fonladı.
Bizde de hükümet banka sistemini önce fonlayacak, sonra da kriz rüzgârının özelliğini dikkate alarak bankaların bu dönemdeki risklerini üstlenecek ki, hem bankalar hem reel sektör rahatlayabilsin.