BDDK Başkanı'nın açıklamalarına göre, kamu kaynaklarından kamu bankalarına 21.9 milyar dolar, özel bankalara 21.7 milyar dolar olmak üzere toplam 43.6 milyar dolar para akıtılmış.
Kamu kaynağı demek, halkın cebi demek... Halkımız simit - peynir, soğan - maydanoz, tüpgaz - ekmek alırken ödediği KDV ile bu paraların bir bölümünü karşıladı... Kalanını da önümüzdeki günlerde ödeyecek...
Halkımızın henüz ödeyemediği bölümü, Irak'a asker göndermenin karşılığı olarak ABD'den almayı umduğumuz kredi ile kapatacağız...
İyi de... Yenilen yutulan bu paralar nerede?
İyi de bu paraları kim yedi, yuttu? Kim yedirdi yutturdu? Yiyenin, yedirenin hiç mi suçu yok?
BDDK Başkanı kamu alanlarında 19.0 milyar dolarlık görev zararından bahsediyor... Bu kamu bankalarından biri olan Halk Bankası'nda batan paranın (görev zararının) yüzde 70'i, 50 işadamının kursağına girmiş. Kim vermiş bu paraları? Nerede bu 50 işadamı?
Bu paralar geri gelir mi? Hayır. Gelemez... Gitti gider...
Neden "gitti gider?" Çünkü (1) Paraların bir bölümü ev oldu, yat oldu, uçak oldu, fabrika oldu. Bir bölümü Avrupa'da özel hesaplarda duruyor ama, büyük bir bölümü de yanlış işlerde yok oldu. Harcandı. Zarar oldu... (2) Kalan paraları tahsil etmeye ise bizim hukuk sistemimiz müsait değil.
Kanun olmadığı için değil. Kanun var da... Bizim hukuk, "şekil hukuku". Ege Cansen geçen hafta sonu Hürriyet'te yazdı. Dünyada iki türlü yargı sistemi var. "Şekli" (form) esas alan yargı ile "gayeyi" (motive) esas alan yargı. "Hakimler ne yapsın? Onlar yürürlükteki kanuna göre karar vermeye mecbur. Kanunlarımızda boşluklar var. Bu yüzden alınması gereken alınamıyor" diyemezsiniz. Ege Cansen diyor ki: "Kendisi on milyon dolarlık yalıda keyif sürmeye devam ederken, gecekonduda oturan çulsuz çaycısını idare meclisine başkan yapan işadamını, "Ben sadece bankanın hissedarıyım, alınan kararların hiçbirinde imzam yok" diyen işadamını, "İşlemlerde usul hatasına rastlanmamıştır" diyerek beraat ettirmenin, halkın 38.9 milyar dolarını talan edenleri takipsiz bırakmanın, bu paraları millete ödettirip, üzerine de bir bardak soğuk su içirtmeyi "hukukun üstünlüğü" diyerek "yutturmanın", savunulabilir veya kabul edilebilir yanı yoktur...
Kabul edilebilir yanı yoktur ama... Ne yaparsınız ki, bugün bu ülkede olan budur... Paralar "usulüne uygun biçimde" yedirilmiş ve yenmiş olduğundan, halkımıza bunları ödemekten ve üstüne de bir bardak soğuk su içmekten başka yapacak şey kalmamaktadır.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025