Banka sistemimiz sadece ve sadece hortumlanmaktan çökmedi. Hortumlamanın ötesinde yapısal sorunlar var:
(1) Kamu bankalarını politikacılar, özel bankaların bazılarını sahipleri hortumladı ama, batan kamu bankaları ile özel bankalar sadece hortumlamadan batmadı. Hortumlama, bankaları batıran sorunların sadece bir bölümüdür.
(2) Kişi başı geliri on yıldır 3 bin doların etrafında dolanan bu ülkenin işadamları, şirketleri güçsüzdür. Zayıftır. Bankadan alınan krediler ve faizleri vadesinde ödenmiyor. Batık krediler çok. Türkiye’de bankaların riski ağır.
(3) Ekonomide keskin iniş çıkışlar oluyor. Olağanüstü dönemlerde likidite sıkışıklığını giderme çabasında bankalar hazmedilmesi imkansız ölçüde yüksek faiz ödüyor.
(4) Devletin banka batırmayı göze alamadığını gören bazı bankalar ile fon sıkıntısındaki kamu bankaları mevduat faizini olması gereken çizginin üzerinde tutuyor. Rekabete dayanabilmek için bütün bankalar faizi yukarı çekince, sistem zararlı çalışıyor.
Bünyesi olumsuz etkiler nedeniyle zayıflayan bankaların bilançoları altüst oluyor. Kötü durumlarını bilançoya yansıtmamak için bankaların sahipleri değişik "hülle"lere başvuruyor. Hazine ve Merkez Bankası da bile bile bu "hülle"ye göz yumuyor.
(1) Bankanın sahibi, dolaylı biçimde borçlanarak bankanın sermayesine para koymuş gibi yapıyor. Böylece nakitsiz sermaye artırımı gerçekleşiyor.
(2) Bilançoyu dengelemek, zararı bilançoda göstermemek için bankanın sahibinin ve de ilişkili olduğu şirketlerin doğrudan veya dolaylı kredilerine yüksek faiz tahakkuk ettiriliyor. Vitrin (bilanço) düzeltmek arayışında kullanılmamış kredi, olmamış borç rakamı büyütülüyor. Bu iki değişik operasyon ile bankanın bilançosu süsleniyor ama gerçekte banka sahibi ve de ilişkili olduğu diğer şirketleri kağıt üzerinde ağır borç yükü altına giriyor. Cebine girmemiş parayı, ödemesi gerektiğinin üzerindeki faizi borçlanıyor.
Batan özel bankaların bir bölümünde bu tür borçlar ortaya çıktığında "banka sahibi bankanın bütün paralarını üzerine geçirmiş" görünümü nedeniyle suçlanıyor.
(1) Hazine eskiden Merkez Bankası’ndan borçlanırdı. Hazine’nin Türk lirası ihtiyacını şimdi bankalar bono ve tahvil satın alarak taşıyor. Tahvil ve bononun ikinci piyasasının işlememesi ve de faiz oranlarındaki iniş çıkışlarda faiz riski bankaları sarsıyor.
(2) Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın döviz ihtiyacını dolaylı olarak bankalar sağlıyor. Bankalar yurtdışından borçlanıp, dövizi Merkez Bankası’na satıyor. Dövizden Türk lirasına geçerek, kur riskini sırtlarında taşıyor. Döviz kurunun oynaması bankaları karşılayamayacakları zarara uğratıyor.