Yasa çıktı ama yasaya gerek kalmadı. Bankaların sorunlarını "Con Ahmet Formülü" ile çözmüş bulunuyoruz. Ne hissedarların para koymalarına ne de devletin oluk oluk para akıtmasına lüzum kalmadı...!
Kurtarma yasası diye adlandırılan ve "zar-zor" Meclis’ten geçirilebilen yasanın amacı, bankaların özkaynaklarını güçlendirmek, özkaynaklarıyla yükümlülükleri arasındaki dengeyi kurabilmekti. Sorun bankaların batan kredilerinin, özkaynakları eritmesinden kaynaklanıyordu. Batan kredi özkaynaktan düşülünce, özkaynak önce sınıflanıyor, sonra sıfırın altına iniyordu. Bu duruma düşen bankalara mali yükümlülüklerini karşılayamaz duruma düştükleri için devlet el koyuyordu.
Bakıldı ki, özkaynağı erimiş bankaların sonu gelmiyor, her el konulan banka devletin başına bela getiriyor. Değişik kesimlerin tepkisine rağmen yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi ama... Dikkat buyurunuz şu günlerde bankaların özkaynaklarının artırılması için pay sahiplerinin para koymasından, devletin bankalara para akıtmasından söz edilmiyor. Çünkü sorunun "yasa ile ve kasa ile" çözümü yerine "formül" ile çözümü uygun görüldü. Bu ilginç gelişmelerin özeti şu:
Hesap baştan yanlıştı
Bu iş için yola çıkarken, IMF uzmanları ile hükümetimiz, 4 milyar doların yeteceğini, bu para konulur ise, bankaların özkaynaklarının yükümlülüklerinin yüzde 8’ine kadar artırılacağını tahmin ediyordu. Ama görüldü ki, 4 milyar dolar yetmeyecek. Yanlış tahmin yapan IMF ve Hazine güç duruma düşecek.
İşte o zaman baba Türk’ün "Con Ahmet Formülü" devreye girdi. Hesaplama usulleri değiştirilerek, bankaların olmayan özkaynaklarının varmışçasına bilançoya geçirilmesinin yolu açıldı.
Karşılıklar, gayrimenkuller, duran varlıklar değerlendiriliyor, özkaynak rakamı şişiriliyor. Kuruluş yılı eskilere giden, gayrimenkulü, arsası, binası çok olan bankalar bu değerleri enflasyonla büyütünce, özkaynak açığı kalmıyor. Krediler donmuş, alacaklar kağıt üzerinde... Özkaynakları erimiş ama, varmış gibi kağıt üzerinde... "Çelebi böyle olur bu ülkede bankacılık dediğin!.." Sonra da "Bankacılık sistemini güçlendirerek işler hale getireceğiz ki, yatırım, üretim artsın" söylemleri...
Rakam kâğıt üzerinde düzeliyor
Gelelim işin "moral" tarafına... Özkaynağı eridiği için devletin el koyduğu Etibank ile ilgili olarak tutuklanan Dinç Bilgin, tutukluluk halinin sona erdirildiği son duruşmada ne dedi? "Özkaynağı eriyen bankalarla ilgili üç farklı işlem söz konusu. Önce bu bankalara el konuldu, sahipi tutuklandı. Sonra bankalara el konuldu ama, sahipleri ile ilgili tutuklama kararı çıkmadı. Derken bu gibi bankalara devletin para akıtarak özkaynaklarının güçlendirilmesi uygun görüldü."
Uygulama son durumda Dinç Bilgin’in anlatımından daha karışık hale geldi. Madem ki bir "Con Ahmet Formülü" ile bankaların eriyen özkaynakları "varmış" hale getiriliyor, madem ki "mali yükümlülüklerini karşılayamayacak duruma düşen bankalar" bu formülle "mali yükümlülüklerini karşılar hale" gelmiş oluyor, devletimiz bugüne kadar 20 bankaya neden el koydu? Kağıt üzerinde, düzeltilirdi rakamlar, olur biterdi!..