Yurtdışında, bizim kamu bankalarımızın kurduğu bankalar var. Ortak olduğu bankalar var. Özel sektör bankalarımızın kurduğu, ortak olduğu bankalar var. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na, Hazine Müsteşarlığı'na başvurdum. Bu bankalarla ilgili son bilgileri elde edemedim. Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan tablolara göre yurtdışında bu tür 62 bankamız var.
Romanya'daki Bayındır Holding'in bankasının karşılaştığı sorunlar gündeme gelince, öğrendik ki Romanya'da Bayındır Holding'in 20 şubeli bankası dışında, Demirbank'ın, Finansbank'ın, Bayraktar'ın ve Sümerbank'ın da bankaları varmış.
Acaba Ziraat, Halk, Emlak gibi kamu bankaları, özel bankalar, Türk müteşebbisleri yurtdışında neden banka kurar? Neden bankalara ortak olur? Yurtdışında bankacılık yapmak Türkiye'de bankacılık yapmaktan daha mı kolay, daha mı kazançlı?
(1) Özel sektöre ait büyük bankalarımız, Avrupa Birliği sınırları içinde bankacılık faaliyetlerini sürdürebilmek veya ABD ve Avrupa para piyasasına yakın olmak arayışında yurtdışında temsilcilikler kuruyor, temsilcilikleri imkan bulduğunda şubeye veya bankaya dönüştürüyor. Bu bankaları bir kenara koyunuz.
(2) Gelelim "pıtırak gibi" Avrupa'ya özellikle Doğu Avrupa'ya ve Türki cumhuriyetlere yayılan bankalara. Acaba bunlar ne iş yapar?
(I) Türkiye'deki dertleri başlarından aşmış olan kamu bankaları tek başlarına veya ortaklık halinde yurtdışında neden şube veya banka açar?
Politikacılar bir kişiyi veya firmayı "kamuoyuna duyurmadan kredilendirmek ister ise" veya o kişi veya kuruluşun Türkiye'deki bankalardan kredi almaya ne limiti ne de itibarı müsait değil ise, politikacı kamu bankasının yurtdışı şubesini veya bankasını kullanır. Oradan istenilen kişi veya kuruluşa teminat mektubu veya nakit kredi verilir. Teminat mektubunu alanlar bir başka bankada bunu nakde çevirir. Bu kredilerin miktarı ve bunların ne kadarının battığı Türkiye'de bilinmez. Çünkü bunlar denetim dışıdır.
(II) Yurtdışındaki abur cubur Türk bankaları ne iş yapar?
Türkiye'deki banka, Türk halkından topladığı Türk lirası veya döviz mevduatının tamamını kendi patronuna veya patronunun firmalarına doğrudan kullandırır ise rezil olur. Bunu "dolaylı" olarak yapar. Topladığı mevduatı yurtdışındaki bankaya gönderir. Yurtdışındaki banka Türk halkının bu mevduatını ya kendi bankasında ya başka bankada "rehin" olarak tutar. Karşılığında patrona veya şirketlerine yurtdışından kredi açar, açtırır. Patron ve şirketleri bunun sadece faizini öder. Ana para hiç ödenmez. Bu iş, patron veya şirketleri batmadan ortaya çıkmaz.
(III) Romanya'daki Bayındır Bank iştirakinin sorunları nedeniyle öğrenildiğine göre yurtdışındaki bankaların bir başka kullanım şekli daha var: Bankalar bulundukları ülkeden topladıkları mevduatı, Türkiye'deki patronlarına veya onların şirketlerine gönderebiliyor.
Şimdi sayın okuyucularım diyecekler ki, "Biz içeride olan biteni takip edemiyoruz. Dışarıdakileri nasıl bileceğiz?" İşte işin püf noktası da burada. İstesek de bilme şansımız yok. Çünkü yurtdışı bankaları Türkiye'den denetlemek, kontrol etmek, bilgi almak mümkün değil. Onlar bulundukları ülke kanunları çerçevesinde bilgileri saklama şansını elde ediyor.
Şimdi zaman bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek zamanıdır. Türkiye'de yapısal düzenlemenin sarsıntısı sürerken dışarıda da sarsıntı yaratmak kötü olur. Ama, dışarıda da "riski sınırlayacak" bir girişim zorunludur. Yapılacak şey, Merkez Bankamızın Üst Kurul (BDDK) ile birlikte bir tebliğ yayımlayarak Türk bankalarından yurtdışındaki mevduatlarının rehinli bölümünün beyanını istemektir. Sadece o da yetmez, kamu bankalarının tek başlarına veya iştirak halinde kurdukları bankaların, kişi ve kuruluşlara karşılığında kredi alınmak için verdikleri teminat mektuplarının da beyanı istenmelidir. Böylece kamu bankaları ile özel bankalarımızın yurtdışı riskleri bilinmiş olur. Bu riskleri sonunda Türk halkı ödeyecek. Hiç olmazsa ödeyeceğimiz rakamı bilelim.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr