Önce bazı gerçekleri hatırlayalım:(1) Bankalar "hayır kurumları" değildir. Kâr etmek için kurulur. Faaliyet gösterir. Bankalar bir ülkeyi, bir sektörü, bir müteşebbisi zengin etmek için değil, kâr etmek için çabalar. Kâr ettikleri sürece yaşar.(2) Yabancı bankalar Türkiye'de tarımı, esnafı, KOBİ'leri, turizmi, sanayii kredilendirmek "sorumluluğu" taşımaz. Misyonları Türkiye'de başka ülkelerde elde ettikleri kârdan daha çok kâr etmektir.Bir ülke ekonomisi sadece yabancı bankalarla ayakta kalamaz. Büyüyemez.(1) Yabancı bankalar, yerli bankalar kadar yaygın mevduat ağı kurmaktan hoşlanmaz.(2) Yabancı bankalar büyük tasarruf sahiplerine yönelik özel bankacılık (private banking), toptan bankacılık, fon yönetimi gibi faaliyetlere öncelik verir.Yabancı bankaların tamamını aynı "kaba koymak" mümkün değildir. İyisi de vardır. Kötüsü de. Ülkeye giriş amaçları, şekilleri de farklıdır, amaçları ve faaliyetleri de farklıdır. Bankacılık sektörünü yabancı sermayeye kapatamayız. Yabancı sermayenin Türkiye'deki bankaların hisse senetlerini satın almasını, Türkiye'de banka kurmasını önleyemeyiz. Ama bankacılık sektörünün tümü ile yabancı sermayenin hâkimiyetine girmesini, yabancı bankaların yerli bankaları silip süpürmesini önlemek bizim elimizde. (1) Yabancı sermaye, Türkiye'de Türk kanunlarına göre kurulmuş, çok şubeli bir mevduat bankasının hisse senetlerini satın aldığında, banka, yabancı sermayenin sahip olduğu bir yerli banka gibi çalışır.(2) Yabancı banka Türkiye'de şube açtığında, Türkiye'ye sermaye transfer ederek ana birime bağlı bir banka kurduğunda Türkiye faaliyetini "küresel bütünlük" içinde yürütür. Genelde Türkiye'den toplanan kaynaklar Türkiye'de değil, "küresel bütünlük" içinde değerlendirilir.Türkiye'ye yabancı bankaların gelmesi, yabancı sermayenin banka kurması, Türk bankalarının hisse senetlerini satın alması küreselleşmenin bir gereğidir.(1) Yabancı bankalar, Türk finans sektörünün küresel finans piyasası ile bağını güçlendirir. Ülkenin büyük finansman ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olur.(2) Yabancı banka, küresel bankacılık ve finansman tekniklerinin ülkeye aktarılmasına yardım eder.Türk ekonomisinin özel finans kuruluşlarına ihtiyacı vardır. Özel finans kuruluşlarının sorumluluğunu yabancı bankalar üstlenemez.(1) Ziraat Bankası tarımı, Halk Bankası esnafı kredilendirmek için oluşturulmuş kamu finans kuruluşlarıdır.Bugün Avrupa ülkelerinde de benzer finans kuruluşları tarımı, esnafı desteklemektedir. Biz bu iki bankayı özelleştirir veya yabancı sermayeye satar isek ne özel bankalar, ne yabancı bankalar tarımı ve esnafı kredilendirmez. Tarım ve esnaf kredileri riski yüksek, kârı düşük kredilerdir. Kamu için bu sektörleri desteklemek bir görevdir. Bu görevin zararı bütçeden karşılanır. Gelişleri farklı farklı (2) Türkiye'de şimdilerde yeni uyanan bir üretici kesim var. Küçük ve orta boy işletmelere KOBİ deniliyor. Özel bankalarımız şimdilerde KOBİ'leri desteklemeye başladı. KOBİ kredileri de riski yüksek, kârı az, zahmeti çok kredilerdir. Yabancı bankalar bu külfeti üstlenemez.Bankaların yabancıya satışı, yabancıların banka kurması yasaklanamaz.(1) Bir bankanın hâkim ortakları bankacılık yapmak istemiyor ise, zor durumda ise, bu nedenle banka satışa çıkarılmış ise, yerli alıcı yok ise, bankanın yabancılara satışından doğal bir şey olamaz.(2) Yabancı sermaye banka kurmak istediğinde kanuni şartlara uyulması halinde, kuruluşa izin vermekten doğal bir şey olamaz.Bir makine nasıl yağlanmadan işleyemez ise, ekonomi de banka sistemi olmadan çalışamaz. Yatırımı, üretimi coşturacak, koşturacak olan, banka sistemidir. Tarım ve esnaf kredileri önemli Bizim banka sistemimiz sadece ve sadece "hortumlandığı için" değil, esasında birbirini izleyen "krizler ve de kârsız çalıştığı için" sorunlar içinde... Güçsüz.Bugüne kadar Türkiye'de şube açan yabancı bankalar, banka kuran yabancı sermaye bankacılık sektöründe etkin olamadı. Toplam kredi ve mevduattaki payı, yeni bankacılık hizmetlerini ülkeye taşımadaki gayreti sınırlı kaldı.Konunun bugünlerde gündeme gelmesinin nedeni, yabancı sermayenin daha önce kurulmuş ve şube ağı geniş, mevduattaki payları önemli bankaların hisse senetlerinin yabancı bankalar tarafından satın alınmaya başlamasıdır. Bu aşamada, yabancı sermayeyi yasaklamaya dönük veya yabancı sermayeye düşman bir politika söz konusu olamaz. Ama, bankacılık sektörü de kontrolsüz bir şekilde yabancı sermayeye terk edilemez. Burada milli bir politika oluşturulması ve BDDK'nın bu politika çerçevesinde sektöre yabancı sermaye girişini yönlendirmesi gerekir. guras@milliyet.com.tr Yabancı bankayı yasaklayamayız