Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Sayın R. T. Erdoğan, TOBB ve TÜSİAD üyesi her bir işletmenin birer işçi alması halinde işsiz sayısının bir ölçüde azalabileceğini söyledi.
TOBB ve TÜSİAD yöneticileri ve üyeleri “ Neyin olabileceğini değil de, neyin olamayacağını” anlatarak işçi almaya yanaşmayınca Başbakan üzüldü. “Madem öyle, işte böyle” dedi. Ve de kamuya personel alımının başlayacağının işaretini verdi.
Başbakan işaret fişeğini ateşlemeden önce, bu sütunda 16 Nisan günü yayımlanan yazıda “özel sektörün yapamayacağını, devletin yapmaya mecbur kalacağı”na işaret edilmişti.
Yazıda, “Türkiye’de 26 bakanlık, bu bakanlıklara bağlı olarak da merkezde faaliyet gösteren 40’a yakın bağlı ve ilgili kuruluş var.
TOBB üyeleri birer kişi istihdam edecek güce sahip görülüyorsa, 26 bakanlığın her biri en az 1.000 kişi istihdam edebilir. Bakanlıklara bağlı ve ilgili kuruluşların gücü de herhalde 500’er kişi istihdam etmeye yetecektir. Bakanlıklar 26 bin kişi, bakanlıklara bağlı kuruluşlarla ilgili kuruluşlar 20 bin kişi, valilikler 8 bin kişi, illerdeki resmi kuruluşlar en az 20 bin kişi, hastane, okul ve camiler 320 bin kişi. Yani toplamda devlet de neredeyse 400 bin kişiye iş imkânı yaratacak güce sahiptir”deniliyordu.
Başbakan mı yazıyı okudu, yoksa yazıyı yazan mı Başbakan’ın kafasındakileri okudu bilinemez ama bu yazı yayımlandıktan sonra Başbakan, devletin personel alımı olasılığından söz etti. Nihayet dün de Maliye Bakanı, personel alımı için hazırlık yapıldığını açıkladı.

Sayı az, gene de yük fazla
1) Kadrolu, sözleşmeli memur, geçici işçi, geçici personel statülerinde, bütçeden maaş ve ücret alanların (kamu personelinin) sayısı 2 milyon 926 bindir. (Bu sayı 2001 yılında 2 milyon 210 bin idi.)
2) Nüfusumuz içinde kamu personelinin büyüklüğü yüzde 4 dolayında.
3) Başka ülkelerde kamu personelinin nüfusa oranı (OECD kaynaklı haberlere göre) Almanya’da 5.27, Fransa’da 8.18, ABD’de ’de 7.46, İspanya’da 3.88, İtalya’da 3.95, Yunanistan’da 2.56 dır.
4) Bizde özellikle eğitim, sağlık, güvenlik hizmetlerinde personel açığı olduğu bir gerçektir.
Ancak... Bizim milli gelirimiz küçük. Bütçe gelirimiz küçük. Bu nedenle (1) Yeterli kamu personelini istihdam etmek zor. (2) Kamu personeline yeterli maaş ve ücret vermek zor.
1) Vergi gelirlerinin yüzde 37’si kamu personelinin maaş ve ücret ödemesine gidiyor.
2) Kamu personeline yapılan maaş ve ücret ödemelerin toplam bütçe harcamaları içindeki payı yüzde 25 dolayında.
Açık anlatımıyla, devlet parasızlıktan yeni memur alamıyor, parasızlıktan memurlara yeterli maaş ve ücret ödeyemiyor.
Görülüyor ki, bu iş de dönüyor dolaşıyor, üretim konusuna dayanıyor. Üretimi artıracağız, daha çok üreteceğiz, gelirimiz artacak, daha çok vergi toplanacak, daha çok memur alınca.daha çok maaş ve ücret ödenecek. Başka yolu yok.

Memur alımı kolay değil
Dönelim Başbakan’ın “Madem öyle, işte böyle” diyerek TOBB’un ve TÜSİAD’ın yapmadığını yapma konusundaki kararına:
1) Türkiye olağandışı bir dönemde. Üretim düştü, iş arayanlara iş bulunamamamsı bir yana, çok sayıda insan işini kaybetti. Böyle bir dönemde olağan dışı tedbirler uygulanır.
2) Devlet olağan dışı dönemlerde sosyal nedenlerle, ekonomik bakımdan yanlış da olsa, bazı tedbirler almaya mecbur kalır.
3) Her olağan dışı tedbirin bir faturası vardır. Olağan dışı dönemde ödenecek faturaların (a) geçicici fatura olması (b) hazmedilebilir boyutta olması önem taşır.
Bu tabloda yapılacak olan, kamunun “geçici personel istihdamına“ yönelmesidir. Bölgesel olarak “geçici personel istihdamı” yoluyla işini kaybedenlere ve iş arayanlara destek imkânı yaratılabilir.
Ammmaaaa... Burada hükümetin (tüm hükümetlerin) elini kolunu bağlayan bir “özel durum” vardır. Bizde “hukuk sistemi” kamuda geçici personel çalıştırmanın kapısını kapıyor. Geçici olarak işe alınanlar, sistemi zorlayarak bir süre sonra devamlı hale geliyor.
Hükümetin niyeti iyidir. Arayışı doğrudur. Fakat mevcut personel rejimi ve bugüne kadarki zorlamalar gösteriyor ki, “Bu iş kolay iş değildir...”