"Yabancılar geldi, bakkal açtı. Yabancılar geldi, fabrika kurdu. Yabancılar geldi, hisse senedi, tahvil satın aldı. Yabancılar geldi, para getirdi" diyoruz.Unuttuğumuz, gözümüzden kaçan yabancılar bizim ülkeye gelirken, bizimkilerin de yabancı ülkelere gittiğidir.Bizimkiler de bu ülkeden yabancı ülkeye döviz götürüyor. Bizimkiler de yabancı ülkelerde fabrika kuruyor. Hisse senedi ve tahvil satın alıyor. Yabancı bankalara para yatırıyor.Biz "Yabancı bankalar Türkiye'ye gelsin mi, gelmesin mi" diye tartışırken, bizim bankalarımızın yabancı ülkelerde neler yaptığını yazmıyoruz, çizmiyoruz.Türk bankaları yurtdışında önce temsilcilik açtı. Sonra şube açtı. Derken banka kurmaya başladı. Yabancı sermaye konusu tartışılırken, genelde sadece Türkiye'ye gelen ve yatırım yapan yabancıları tartışıyoruz. Türk bankalarının hedefi önce, sadece Almanya'daki ve de Avrupa'nın diğer ülkelerindeki Türk işçilerin dövizlerini toplamak, Türkiye'ye getirmekti. Derken bankalarımız işi büyüttü. Yurtdışında her türlü bankacılık işlemlerini yapmaya başladı. Yurtdışından kaynak bularak Türkiye'ye aktarmaya soyundu.Bankalarımızın faaliyet raporlarından son durumu belirlemeye çalıştım. Bulabildiğim bilgileri bu yazının altındaki küçük tabloda sayın okuyucularıma sunuyorum.Bulabildiğim rakamlara göre bankalarımızın yurtdışında, bulundukları ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş ve bulundukları ülkede "yabancı banka" olarak adlandırılan 26 bankası var.Bu bankalar Avrupa ülkelerine yayılmış durumda. İngiltere'de, Hollanda'da, Fransa'da, Almanya'da, Avusturya'da, Romanya'da, Macaristan'da, Bulgaristan'da, Rusya'da, Malta'da, Bahreyn'de Türk bankaları faaliyetlerini sürdürüyor. Kıbrıs'ta kurulmuş bankalarımız da yabancı ülkede kurulmuş bankalardan sayılıyor. 53 şubeleri var Bankalar Birliği'nin 2004 yılı sonu itibariyle derlediği bilgilere göre yurtdışında bankalarımızın 72 şubesi ve temsilciliği var. Bulabildiğim bilgilere göre bunların 53'ü banka şubesi statüsünde.Bu bankalarda, bu şubelerde, bu temsilciliklerde Türkler çalışıyor. Ama bu bankalar, şubeler, temsilcilikler bulundukları ülkelerdeki şehirlerdeki Türkler dışında o ülkelerin halkı ile iş çevreleri ile de iş yapıyor.Küreselleşme denilen şey de işte bu. Küreselleşmede çift yönlü bir trafik söz konusu. Açık anlatımıyla bize banka kurmaya, bize banka şubesi açmaya izin veren ülkenin bankacısı Türkiye'ye geldiğinde ona, "Biz sana banka kurdurmayız, şube açtırmayız" demeye hakkımız yok.Ama şuna hakkımız var: Başka ülkelerde yabancılara bankaların "hangi şartlarla kurulmasına ve faaliyetine izin veriyorlar ise, bankaları hangi şekilde denetliyorlar ve de bankalar için ne tür sınırlamalar getiriyorlar ise" bizim de bunları yapma hakkımız var. Bu sadece bir hak değil, bir vazife. Bir sorumluluk... Temsilcilikleri bulunuyor guras@milliyet.com.tr