Bayrut'u ikiye bölen Çoruh Nehri üzerindeki Meydan Köprüsü'nün korkuluklarına sırtlarını dayamış on beşe yakın Bayburtlu önlerinde birer sandık limon müşteri bekliyor. Dağlarla köyünden Osman Doğan, Bahattin Karadeniz ve İbrahim Altun ile görüştüm. "Abi ne yaparsın... İşsizlik" diyorlar. Krizden önce her biri günde bir buçuk sandık limon satarmış. Şimdi dört günde bir sandık limonu zor satıyorlarmış. "Halk limon yemez oldu?.." diye üzülüyorlar. Sordum soruşturdum, Bayburt'ta neden bu kadar limon satıcısı olduğunu. Öğrenemedim.
Köprübaşındaki Karadeniz Manavı Erhan Karadeniz, "Abi, krizden önce haftada 30 kasa domates satardım. On kasaya düştü" diyerek söze girdi. "Halk mı fakirleşti?" sorumu "Halk birden fakirleşmedi ama bir kriz daha olursa diye millet parasını saklıyor" diyerek cevapladı.
Recep Koçer'in hem benzin istasyonu hem kuyumcu dükkanı var. Eskiden dükkana on kişi altın satmaya, on beş kişi almaya gelirdi. Şimdi tersine döndü. Eskiden İstanbul'a altın için para yollardık. Şimdi Kapalıçarşı'ya satmak için altın yolluyoruz diyor. Altını bozduran borcunu kapıyormuş. Kurban Bayramı'nda borçlanarak hayvan işine girenler çok zarar etmiş.
Akbank Müdürü İbrahim Koral, "Bayburt'a giren para memur parası ile gurbetçi parasıdır" diyor. Bayburt'ta her ay 2.150 kamu görevlisine 1 trilyon lira maaş ödenirmiş. Her yıl yurtdışındaki Bayburtlular yaklaşık 50 milyon dolar gönderirmiş.
Ticaret Odası Başkanı Erol Köprücü, "Et Balık Kurumu Kombinası kapandı, hayvancılık rezil oldu, Süt Endüstrisi Kurumu kapandı, sütçülük rezil oldu" diyor. İki tekstil tesisinden biri kapalı. Tuğla fabrikası işliyor. Kavi Metal çelik kapı yapıyor. İşte o kadar.
Erol Köprücü, "Bayburt Karadeniz'in ovasıdır. Eskiden Çarşamba'ya kadar Karadeniz'in unu buradan giderdi. Şimdi bizim unumuz Trabzon'dan geliyor diyerek yakınıyor.
Meydan Köprüsü'nün altında, Çoruh kenarındaki çay bahçesinde çayımızı içtik. Çay bahçesine bakan dükkanların birinde Veteriner Hekim Selim Yıldızoğlu ile tanıştık. Yıldızoğlu, "Beş hayvanı olan üretici 40 milyon ilaç parası bulamadığından hayvanını kaderine terk ediyor" diyor. Buranın ölçüleri olan Demirli, "15 kilo demek." Kile, "32 kilo demek." Kahvedeki köylüler yakınıyor: "Beyim eskiden 5 'demirli' buğday ile 1 torba gübre alırdık. Şimdi 1 torba gübre 50 demirli. Buğdayın kilesi 4.5 milyon liraya düştü. Buğday para etmiyor. Ama yem fiyatı yerinde durmuyor. Yem 2 milyon lira iken et 2 milyon lira idi. Yem oldu 6.5 milyon lira. Et gene 2 milyon lira... Bu fiyatlarla gel buğday ek... Gel hayvancılık yap... Hayvan ticareti yapanlar da perişan. Kurban Bayramı öncesi 4.5 milyon liraya hayvan aldı. Kilosunu 2.5 milyon liraya zor sattı. Şimdi birikimleri altını, markı satarak borç ödüyorlar."
Vilayet binası çarşının içinde. Valinin bürosundan Tuğba Görgülü Hanım yardımcı oldu. Bayburt'un tarihi ile ilgili kitaplar aldım. Kitaplarda Pulur'daki tarihi eserlerden söz ediliyor.
Pulur, Bayburt'a 40 kilometre uzaklıkta. Demirözü Barajı inşaatı nedeniyle yolu toprak ve rezil durumda. Köy iken ilçe olmuş. Henüz bir kaymakam atanmamış. Pulur adını beğenmemişler. İlçenin adı şimdilerde "Gökçedere". Beş bin nüfusu var. Belediye Başkanı Hüsamettin Akdoğan esas faaliyetin hayvancılığa dayandığını, 5 bin büyük baş, 10 bin küçük baş hayvan beslendiğini anlatıyor. Erzurum fabrikası için pancar, hayvanlar için fiğ, yonca tarımı var. Ormanı, balıklı göleti yanında üç tarihi eseri ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Pulur Camii Korkmaz Bey'in oğlu Feradşah tarafından 1517 yılında yaptırılmış. Akkoyunlulara ait iki hamamdan biri kaybolmuş. Pulur Hamamı ise harap durumda. Pulur Camii avlusundaki L şeklindeki tek katlı Pulur Medresesi'ni Akkoyunlu Süleyman Bey'in yaptırdığı söyleniyor. Köyün 8 yıllık ilköğretim okulunda 900 öğrenci var. Lise olmadığından bunların sadece 8 veya 9'u başka ilçelerdeki liseye gidebiliyor. Başkan Hüsamettin Akdoğan, tek derdimiz bir lisedir diyor.
Yarın: Erzurum