Olayların içinden Türkiye'nin imkânları gelişiyor. Türk insanının imkânları artıyor. Fakat insanlar, doğal olarak yaşam şartlarını geçmişle karşılaştırarak değil, çağdaş ülkelerdeki insanların yaşam şartlarıyla karşılaştırarak değerlendiriyor.İnsanlar geçmiştekini unutuyor. Sahip olduklarını küçümsüyor. Ve de giderek mutsuz hale geliyor.Daha önce de yazmıştım, benim hatırlayabildiğim en eski Kurban Bayramı, İkinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında Bartın'da idrak eylediğimiz bayramdır.Bartın'da elektrik sadece geceleri radyoda yayımlanan haber (ajans) saatlerinde bir iki saat süreyle yanardı. Babam banka müdürü olmasına rağmen, herhalde gaz bulamadığımızdan olacak ki, 5 numara, 10 numara büyük gaz lambalarımızı kullanamaz, 1 numaralı "idare lambası" denilen kandille aydınlanmaya çalışırdık.Yokluğu bilmeyen... Bayramlarda "Nerede eski bayramlar?" muhabbeti yapmak usuldendir. Gerçekte bayramlar aynı da, yaşam şartları değişti. Bayram günü kar diz boyu olduğundan, kurbanı evin bodrum katındaki mutfakta büyük bakır leğenlerin içinde kestiler.Şeker yoktu. Okuttuğumuz mevlitte şeker yerine incir dağıtılmıştı.Şimdi çok kişiye hikâye gibi geliyor... Ben gerçeği yaşadım. Komşumuzun oğlu Ahmet Altan ile birlikte elimizde ekmek karnesi, çarşı fırınının önünde, "mısır koçanı ekmeği" için sıraya girerdik. Evin arka bahçesinde komşuların fırınında "karaborsadan alınan kaçak unlarla" gizli gizli ekmek pişirilirdi.Ve biz mutlu, coşkulu bayramlar yaşardık.Şimdi sahip olduğumuz imkânlara bakınız... Batı ülkelerinde, bizim gelir düzeyimizin çok üzerindeki ülkelerdeki çağdaş imkânların hepsinden değil ise de çoğundan yararlanabiliyoruz.Ama mutsuz bir "toplum olduk"... O yıl müthiş bir kış mevsimi yaşadık. Çünkü, Türkiye son zamanlarda gereğinden fazla "maddeye düştü". Manevi değerlerin, moral değerlerin çoğu silindi, unutuldu. Müesseseler yıkıldı. Dini değerler bile ortak değer olmaktan çıkarılmaya, bütünleştirici olacak yerde bölücü olmaya başladı. Çünkü din politikaya alet ediliyor.Türkiye'de henüz anlaşılamayan bir şey var... Zengin Batı ülkelerinin hepsi moral değerlere, sosyal müesseselere önem veriyor, güçlü müesseselere sahipler. Aile bir müessesedir. Ahlaki değerler, insan ilişkileri, ırz, namus, şeref... Bunlar önemli değerlerdir. Müesseseler, manevi değerler, ortak değerler üretimin, başarının dinamizmini sağlıyor.Bırakınız Batı toplumunu... Demirperde gerisinde yıllarca kalan sosyalist ülkelere, Çin'e bakınız... Bu ülkelerin de kendilerine göre güçlü "müesseseleri", inançları, belki amaçları var...Sayın okuyucularım, şimdi soruyorum size, bizi birbirimize bağlayacak, bize mutluluk verecek hangi "moral değerler", hangi müesseseler kaldı?Bu nedenle hiç olmazsa dini bayramları yaşatalım, yaşayalım. Bayramınız kutlu olsun. guras@milliyet.com.tr Bayramları yaşatalım