Necmi Erol, Kastamonu’nun Sarıömer köyünün Toprak Köprü mevkiindeki imalathanesinde süt işliyor. Peyniri İstanbul’da toptan olarak satıyor. "Eskiden İstanbul piyasası bizden günde 100 teneke peynir çekerdi. Şimdi 60 tenekeye düştü. Ucuz olduğu için en kalitesiz peynir talep ediliyor" diyor.
Ahmet Seyidoğlu’nun esas mesleği ayakkabıcılıkmış. 1946’da Gaziantep’ten İstanbul’a geldiğinde Güllüoğlu’nun yanında çalışırken baklavacılığı öğrenmiş. 1951’de Laleli’de kendi yaptığı baklavaları satmaya başlamış. Ünlenmiş, adı Seyidoğlu olmuş. Firmanın başında damadı Necati Seydoğlu var. Altı imalathanede günde 4 ton baklava üretiyorlar. Seyidoğlu, "Urfa yağı ve fıstık hem bulunmuyor, hem de pahalı. Bu nedenle baklavanın kilosu 7 milyon liraya çıktı" diyor.
Eskiden olduğu kadar susam ve ceviz üretemediğimizden Sudan’dan getirtilen susam ve İran ile Moldova’dan getirtilen ceviz de ürün fiyatlarının artmasına yol açıyormuş. Kilosu 1 milyon 300 bin lira olan helva, bugün 2 milyon 350 bin liraya satılır olmuş. Günde 10 ton helva satılırmış. Artık helvacı ustası da bulunmuyormuş. Zahmetli iş diyerek insanlar helva işinde çalışmaktan kaçınıyormuş.
Afif Fat’ın esas işi unculuk. Ama İstanbul’da Marmara Birlik bayiliğini yapıyor. "Marmara Birlik zeytin fiyatlarını krize rağmen artırmadığından satışlar iyi" diyor.
Aslan Akyürek ile Hasan Yalçın bakkalları ve toptancıları bir araya getirerek kooperatif ruhu ile "İstanbul Marketler Zinciri" (İsmar) isimli bir örgütlenmeye önayak olmuş. "İsmar" 96 mağaza ile faaliyete geçmiş. "İsmar"ı bazı kişiler "İslami Marketler Zinciri" şeklinde algılamış. Ortaklar bir süre sonra dağılmış. Şimdi "İstanbul Marketler Zinciri"nin sermaye çoğunluğu iki ortağa ait. 44 mağazaları var. "Genelde marketlere giden halkın harcamaları geçen yılın toplam harcamasının yüzde 10 altında. Bir yıl içinde fiyatların yüzde 50 arttığını dikkate alırsanız, reel tüketim harcamasının ne kadar gerilediği ortaya çıkar" diyorlar. Market müşterilerinin harcama imkanı daraldığından ucuz mala yönelmiş. "Birinci kalite yerine her şeyin üçüncü kalitesine talep patladı" diyorlar.
Kuru gıda sitesi "Mega Centerödaki gıda toptancıları beş şeyden yakınıyor: (1) Halkın alım gücü düştü, piyasa mal çekmiyor. (2) Alım gücü düştüğünden halk kaliteli gıda mallarından kalitesize yöneldi. (3) Yerli üretim azaldı. Gıdada ithal ürünün payı giderek artıyor. (4) İthal ürün fiyatları dolara bağlı dalgalanma içinde, (5) İthalatçı, fiyat politikası ile üretim döneminde yerli üreticiyi vuruyor. Üretimi caydırıyor.
Kuru gıdacılar Eminönü’ndeki yerlerinden çıkarıldığında, geçici olarak Rami Kışlası’nın içinde kurulan barakalara taşınmış. Bu arada kooperatifleşmeleri ve Bayrampaşa’da modern bir toptancılar sitesi inşası teşvik edilmiş. "Mega Center" adı verilen yeni kuru gıda toptancıları sitesinin on ikişer katlı on iki dev binadan oluşan birinci bölümünde 450 mağaza, 220 ofis, ikinci bölümünde 1600 mağaza, 100 ofis var.
Mağazaların ve ofislerin yarısından çoğu boş. Çünkü, belediyenin zorlamasıyla "Mega Center" inşa edilmiş ama, belediyede iktidarlar değişince, yeni gelenler politik nedenlerle şehir içindeki faaliyetini sürdürenlere müsamaha göstermiş. Geçici olarak Rami Kışlası’nda kurulan barakaların devamlı hale getirilmesi tartışılmaya başlanmış. Mega Center’da işyeri olanlar bile taşınmıyor. Kalabildiğince Rami’deki işyerinde kalmayı tercih ediyor.