Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Batı dünyası, eski SSCB ülkelerini AB topluluğuna katarak Rusya çevresini kuşatma operasyonuna Belarus'u katamadı. Ama Belarus'un çevresini kuşattı. Bir süre önce Belarus'a gittim. Ülkeden etkilendim. Bu nedenle Belarus'ta olan biteni izlemeye çalışıyorum. Belarus'un Ankara'daki bayan Büyükelçisi Natalia Zhylevich ile Büyükelçilik Müsteşarı Andrei Solokov'a sordum. "Komşuları AB'ye katılırken Belarus dışarıda kaldığı için üzgün müsünüz?" "Hayır" dediler. "Tam tersine, dışarıda kalmak Belarus'a imkân yarattı. Önce Belarus'a komşu ülkelerden sermaye geliyor. Sonra, Rusya Federasyonu ve Ukrayna ile AB ülkeleri arasında Belarus köprü vazifesi görmeye başladı." Beyaz Rusya (Belarus) Avrupa'nın ortasında, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Polonya, Litvanya ve Letonya arasında 207 bin metrekare toprağa sahip, 10 milyon nüfuslu bir ülke. Uzun yıllar Polonya ve SSCB hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1991 yılında bağımsızlığa kavuştu. İki meclisli parlamentosu var. 1995 yılında seçimle iktidara gelen Devlet Başkanı Aleksander Lukashenko ülkenin tek hâkimi. Eski bir kolektif çiftlik yöneticisi olarak bugün dünyada "devlet sosyalizmini" sürdürebilen tek lider. Bana anlatıldığına göre, Belarus'un komşuları AB'ye girince, "AB müktesebatına uyum zorunluluğu" nedeniyle belli yükümlülükler altına girmişler. AB'nin daha önce gelişmiş, kişi başı geliri 25-30 bin dolara ulaşmış zengin ülkelerdeki sosyal ve ekonomik şartlara uyum zorunluluğu maliyetleri artırınca, üretimde rekabet şanslarını azaltmış, hatta yok etmiş.Bu nedenle komşu ülkelerden Beyaz Rusya'ya sermaye girişi giderek artmış. Yabancı sermaye yatırımları çoğalmış. Sosyal yüklerin ağır olmaması, işçilik maliyetinin ucuzluğu yatırımları çekiyormuş.İlginç olan, IMF'nin bu yılın ağustos ayında yayımladığı bir raporda Belarus ekonomisini sürdürülebilir büyüme hızını yakalayan ve büyümenin tüm nimetlerini halka eşit olarak dağıtan bir ekonomi olarak övmesi. Bu yılın ilk yarısında sanayi üretimindeki artış yüzde 10.5, tarımdaki artış yüzde 10.1, yatırım harcamalarındaki artış yüzde 19.1 oranına ulaşmış. Milli gelir artışı yüzde 8.9 oranında. Rekabet şansını azaltıyor Belarus'taki "devletçi sosyalizm", sadece kalkınmanın nimetlerinin halka eşit olarak dağılımını sağlamıyor, halka çok iyi kalitede ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetleri sunulmasına imkân veriyor. Belarus'ta devlet kişi başına yılda 583 dolar sağlık harcaması yapıyor. Okuma yazma oranı yüzde 99.6 ve de okula giden en az iki yabancı dil öğrenmek, bir spor dalında ihtisaslaşmak, bir müzik aleti çalmak zorunda.Bu yazıyı Belarus'u örnek vererek, "Biz de AB'ye üye olmayalım" demek için yazmıyorum. Biz de "Belarus gibi olalım, Belarus'u örnek alalım" demiyorum. Ama AB'ye üye olmadan veya olamadan da bazı ülkelerin varlıklarını sürdürebildiklerini, bu ülkelerde yaşayanlara iyi imkânlar tanınabildiğini hatırlatmak istedim. guras@milliyet.com.tr Eğitime çok önem veriyor