Eski yapı çöktü. Milletin başına yıkıldı. Şimdi yeni bir mimar veya yeni mimarlar, yeni bir yapı ortaya çıkarmak için çabalıyor.
"Biz beceremedik sen yap" diyerek bu iş Kemal Derviş’e "ihale" edildi. Kemal Derviş yeni bir yapılanma çabası içine girdi.
Yapıyı değiştirmeye, yeni bir şeyler yapmaya çalışıyor. "Acelem var. Ne diyorsam yapın. Sakın bana karışmayın. Sonra çok kötü olur" diyor.
Her şey iyi de... Bu yeni yapının eskisinden daha iyi olacağı ne malum? Kimin aklı ile bunlar yapılıyor? Bu yeni yapılanmanın tek düşünürü, tek mimarı Kemal Derviş mi? İçeride veya dışarıda akıl hocaları, yardımcıları, danışmanları kimler? Hazırladığı proje ne? Teker teker açıkladığı çizimler birleşince nasıl bir yapı ortaya çıkacak?
Bu soruları veya benzerlerini gündeme getirene "vatan haini" gözü ile bakılır, "vatan haini" muamelesi yapılır oldu. Kemal Derviş’e karşısın... Adamı harcamaya çalışıyorsun. Bu memlekette insanı böyle yerler... Popülistlik, halk dalkavukluğu yapma... Eski düzeni, hortumlamayı savunma... Banka soygunları devam mı etsin?.. Kemal Derviş gücenir ise yanarız... Aman hükümet dağılmasın, borsa çöker, dolar fırlar... Kemal Derviş’i eleştirmek MHP’nin ekmeğine yağ sürer. Kemal Derviş giderse MHP tek başına iktidara gelir... Kemal Derviş olmaz ise yardım gelmez.
Sayın okuyucularım, bu millet genelde "suskun", "makus talihine küskün", "kaderine razı" bir millet. Bu milletin fikir üreten, alternatif politika geliştiren, tartışan, okuyan, yazan, konuşan bir avuç insanı var... Onlar üzerinde de bir "terör" estiriliyor.
"Aman ağzını açma. Aman kalemini kullanma. İşler bozulur. Öcü gelir" deniliyor... Nedir bozulacak işler? Daha fazla bozulacak olan nedir? Nedir gelecek olan öcü?
Biz şartlanmış bir milletiz. Düsturumuz "Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür... Büyüklerimiz her şeyi bizden iyi düşünür!.." Ben Kemal Derviş’i yirmi beş yıldır tanıyorum. Yeteneklerine, birikimine, bilgisine, başarısına hayranım. Tamam da... Neden ben onun yaptıklarını sorgulamayayım?
Ben (kendi adıma yazıyorum) Kemal Derviş’in ne yapmak istediğini, nasıl bir yapı ortaya çıkarmak için çabaladığını bilemiyorum. İçeride, dışarıda kime danıştığını, kimlerin yardımını aldığını bilemiyorum. Sayın okuyucularım Turgut Özal da benzer bir misyona soyunmuştu. Benzer şekilde bir yeniden yapılanma çabasına girmişti. Ama o zaman millet Turgut Özal’ı tanıyordu. Turgut Özal’ın yirmi yıllık Ankara deneyimi, Ankara kadrosu, Ankara dosyası vardı. Devlet Planlama Teşkilatı’nda oluşmuş projelerini ortaya çıkarıp uyguladı. Millete nasıl bir yapı ortaya çıkaracağını anlattı.
Bu defa farklı bir model ile karşı karşıyayız. Millet, Kemal Derviş’e güvenecek... Sesini çıkarmadan sonucu bekleyecek!
Kemal Derviş’in birikimine, iyi niyetine bir şey diyen yok... Ama Kemal Derviş ne yapıyor? Kimlerle yapıyor? Nasıl bir yapısal değişimi hedef aldı? Bu işin sonunda ne olacak? Estirilen terörden kimse sesini çıkarıp soramıyor. Türkiye’nin kaderini bir kişiye mi emanet ediyoruz, bir kişiye kayıtsız şartsız teslim mi olduk? O kişi, bir kişi mi? O bir kişi, yetki ve sorumluluğunu kimlerle paylaşıyor? Sadece kendi aklı ile mi, yoksa başkalarının aklı ile mi hareket ediyor?
Ertuğrul Özkök, geçen cumartesi yazdı. Ertuğrul Özkök, İstanbul’daki çevresine "Derviş çekilip gider mi?" diyerek sual eyliyor. Çevresi "Biz niye çekilelim?" diye suali cevaplıyor. "Biz" ifadesi Ertuğrul Özkök’ün dikkatini çekiyor.
Bu "Bizöler kim? Kimler bu "dar çevre?" Bu "dar çevre"nin hedefi ne? Bilmek milletin hakkı değil mi? Hani "şeffaf" olacaktık? Şimdi ben bunları yazınca "Kemal Derviş’in önüne taş koyan bir vatan haini" mi oldum?