Zengin ülkeler (Türkiye gibi) fakir ülkelere "Ekonomi Tetikçisi" gönderiyor. Ekonomi tetikçileri "uzman olarak" ülke sorunlarını inceliyor. Raporlar hazırlıyor, projeler geliştiriyor. Bu projelerin bir an önce yapılması gerektiğine kamuoyunu ve hükümetleri inandırıyor. Sonra da bu projeleri hangi firmaların yapabileceğini, hangi kuruluşların kredi verebileceğini söylüyor...Ülkenin gündeminde olmayan, önceliği olmayan projeler, öncelikli işler haline geliyor. Ülkeler teklif edilen kredileri (bir fırsat, bir nimet imişçesine) kabul ediyor. Sonuçta ülke, kendi önceliği olmayan projeler yüzünden büyük borçlar altına giriyor. Borçlanan ülke "Ekonomi Tetikçisi"ni yollayan zengin ülkeye "bağımlı" duruma geliyor. İşte o çizgiden sonra devreye zengin ülkenin politikacıları giriyor. "Bağımlı ülkeyi" istedikleri biçimde kullanıyor. "Ekonomi Tetikçiliği" kapitalist sistemin ortaya çıkardığı yepyeni ve çok çok önemli bir "profesyonel meslek" dalı. Bunları "Confession of An Economic Hit Man" (Bir Ekonomi Tetikçisinin İtirafları) ismi ile John Perkins'in yazdığı kitaptan aktarıyorum. (Berrett Koehler Publisher, 2004, 250 sayfa. 24.95 dolar). New York Times'ın "en çok satan kitaplar" listesine giren bu kitapta John Perkins, "Bir Amerikalı Ekonomi Tetikçisi" olarak dünyanın değişik ülkelerinde yaptıklarını anlatıyor."Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, hükümetimizin, bankalarımızın kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralları, otoyollar, limanlar, havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler. Bu borçların önkoşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. Aslında paranın çoğu Amerika'yı hiç terk etmez (..) transfer edilir. Borç 'kölelik' Para hiç vakit geçirmeden şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki, birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş Milletler'de Amerika'nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet..."Kızımın "mutlaka oku" diyerek New York'tan gönderdiği kitabı okurken gazetelerde "Japon uzmanların İstanbul'un şehiriçi ulaşımı master planını hazırlayacaklarına ilişkin" haberler yayımlandı. Japon yardım kuruluşu JICA'nın uzmanları "bedavadan" İstanbul için plan hazırlayacaklarmış. Bu plan kabul edilince de Japonya JBIC (Japan Bank of International Cooperation) kanalıyla Türkiye'ye kredi verecekmiş... guras@milliyet.com.tr 'Bedava' kandırmacası