Günümüzde 1.9 milyonu Almanya’da olmak üzere Batı Avrupa’da 3.0 milyon vatandaşımız yaşıyor. Türk cumhuriyetlerinde 23 bin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 106 bin, ABD’de 130 bin, diğer ülkelerde 137 bin vatandaşımız var. Yabancı ülkelerdeki vatandaşlarımızın sayısı 3.5 milyona ulaştı.
Bunlar resmi kaynaklardan derlenen rakamlar. Resmi kayıtlara geçmeyenler de dikkate alındığında dışarıdaki yurttaşların sayılarının 5 milyonu aştığı söyleniyor. Büyük göç dalgası, Batı Almanya’nın Türk işçilerine kapı açması ile 1960’lı yıllarda başlamıştı. Kırk yılda çok şey değişti. Türkler Almanya dışındaki ülkelere de yöneldi.
Kırk yıldır göç olsuğunu işleyen Prof. Dr. Nermin Abadan - Unat hocamız, küreselleşme çarkı içinde Türk göçmenlerinin durumunu, değişen şartları inceledi. Çalışması "Bitmeyen Göç - Konuk İşçilikten Ulus Ötesi Yurttaşlığa" başlığı altında Bilgi Üniversitesi tarafından yayımlandı. Nermin Abadan - Unat hocamız bu 304 sayfalık kitapta, "konuk işçi" olarak yola çıkanların zamanla nasıl "kalıcı" göçmen olduklarını anlatıyor.
‘Göçerler hiç bitmedi’
1960’lı yıllarda Almanya’ya giden işçilerin ikinci ve üçüncü kuşaklarının toplumlaşmasını belirtiyor. 1999/2000 ders yılında 23 bin Türk gencinin üniversiteye devam etmesine, yüksek öğrenim görme oranının 20 yılda yüzde 11.3’ten yüzde 14.5’a ulaşmasına, yüksek öğrenim gören öğrenciler içinde kız öğrencilerin payının yüzde 12.4’ten yüzde 36.0’ya yükselmesine dikkati çekiyor. Türklerin Almanya’da 55 bin, Hollanda’da 7 bin 500 işyerine sahip olduklarını hatırlatıyor.
Çifte vatandaşlık konusundaki gelişmelerle ilgili çarpıcı rakamlar veriyor. 1972 yılında 182 Türk, Alman vatandaşlığına kabul edilmişken, 1999 yılında bu sayının 103 bine fırladığını yazıyor.
Nermin Abadan - Unat hocamız, araştırmasının sonunda ileriye dönük değerlemeler yapıyor. Diyor ki: "İnsanlık tarihinde göçler hiçbir zaman bitmedi. Küreselleşme olgusu göçü kolaylaştıracak. Önemli olan göç edenlerle edeceklerin sayıları değil, göç eden Türk vatandaşlarının kişiliklerini, kimliklerini, kültürlerini korurken, bulundukları ülkelere, topluma uymalarının nasıl sağlanacağı. Esas mesele, yetişmekte olan kuşakların bu sorunlara nasıl yaklaşacakları. Kültürel değerler adına genç dimağlar ağırlık kazanırsa, dışarıdaki Türkler etnik ve dinsel farklılaşmalar nedeni ile bulundukları topluluklarda "alt sınıfölarda kalacaktır.
Dışa dönük politika gerekli
Halbuki bunun yerine dışarıda yaşayan yeni kuşaklar, insan haklarına ve rasyonel düşünceye üstünlük tanıyan, laik dünya görüşünü öne çıkaran gençler olarak yetişir ise, göç alan ülkelerde Türk kültürü yeni bir sentez içinde filiz verecektir.
Bunu sağlamak için hükümetlerimizin "iç odaklı" politikalar yerine "dışa dönük" politikalar ile yurtdışındaki vatandaşlarımızla yakın ilişki içinde olması gerekiyor. Onların gözden uzak olması gönülden uzak olmalarına yol açmamalı.
Kaynak: TC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Dış İlişkiler ve Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Nisan 2002)