Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İnşaat sektöründe durgunluk var diyerek üzülenlere müjde... Çimento satılmıyor diyerek dertlenenlere müjde. Boğaz'da inşaat başladı. Hem de SİT bölgelerinde (korunma kararı ile inşaatın yasaklandığı bölgelerde) neler yapılacak neler!..
Önce İstinye'de denizin kıyısında eski yalılara taş çıkaracak dört katlı koccaman bir bina yapılıyor. Temelini bakanlarımız tören ile attı bile... Sonracığıma, Boğaz'ın bir yanına dört, öbür yanına beş kule dikiliyor... Kule dedik ise öyle ufacık kule değil... Her biri 30 metre yükseklikte beton kuleler. Açık anlatımıyla on katlı apartmandan daha yüksek kuleler. Bunlar yuvarlacık kule olacak... Toprağa oturan bölümleri on iki metre çapında olacak... Boğaz'dan geçenler kulelere baka baka geçecek... Boğaz'ın bir yanından öbür yanına bakanlar hayran hayran kuleleri seyredecek.
Minareler şehri İstanbul, bundan böyle "kuleler şehri" olarak anılacak. Çünkü yeni kuleler, minarelerin yanında "yiğit mi yiğit kalacak"... Kulelerin biri Topkapı Sarayı'nın kıyısına, öbürü Üsküdar Meydanı'na dikilecek. Kandilli, Kanlıca, Beykoz'da kıyılarda birer kule, tarihi dokuya "meydan okuyacak"... Olmaz olmaz demeyiniz olur... Burası Türkiye... Burada her şey olur. Bir kere ihale yapıldı. İhaleyi kazananlara söz verildi. Bakmayınız, dört yıldır bu kulelerin ve dört katlı beton yalı binasının Boğaz'ın tabii dokusunu rezil edeceğini ileri sürenlerin çabalarına. Bakmayınız "Koruma Kurulu"nun, "mahkemelerin" bunlar yapılamaz şeklindeki kararlarına... Yapılır... Boğaz'ın kenarına da yapılır. İçine de yapılır... Büyük Türk Büyükleri istedikleri yere yapma gücüne sahiptir.
Yapılan nedir? İstanbul Boğazı'ndan geçecek gemileri kontrol etmek için bir "radar sistemi" kuruluyor. Gemi boğaza girince ekrana görüntüsü yansıyacak. Bu görüntü gemi boğazdan çıkana kadar izlenecek. Gerektiğinde geminin kaptanı uyarılacak. Kaptana yol gösterilecek.
Böyle bir şeye karşı durmak mümkün mü? Bundan doğal bir şey olabilir mi? Amma velakin teknolojinin bu kadar ilerlediği, dünyanın üzerindeki her türlü trafiğin uzaydaki istasyonların herhangi birinden, bir kanal kiralanarak, bir bilgisayar ekranından izlendiği günümüzde, İstanbul'da yapılana bakınız. Boğazdaki gemileri gözetlemek için otuzar metre boyunda dokuz beton kule dikiliyor. Bu kuleden gelecek bilgileri ekranda izlemek için boğazın kenarında dört katlı bir beton bina yapılıyor.
Çünkü bu işe karar verenler hala "Osmanlı döneminde" yaşıyor. Bir direğin tepesine insan çıkararak, dürbün ile gemilerin izleneceğini sanıyor. Uzay haberleşmesinde, bir binanın üzerine konulacak küçücük bir göz ile kilometrelerce çevrenin izlenmesine imkan veren teknolojiden haberleri yok.
Sorun şurada... Bu iş kuleleri dikmeden, boğazın kıyısına koskocaman bir bina yapmadan da olur ama... Ankara bir defa yola çıktı... Kule dikilecek. Bina yapılacak... Müteahhide para ödenecek...
Sayın okuyucularım, "Boğaz trafiği radar ile kontrol edilmesin" diyen yok. Söylenen günümüz teknolojisinde bunun için kulelere, binalara ihtiyaç olmadığıdır... Söylenen yapılacak beton kuleler ile beton binanın İstanbul'un tabii dokusunu rezil edeceğidir... Ama ortada bir inat var... Güç Ankara'nın... Bir de günah var. Günah, hakkını aramayan, sesini çıkarmayan, her şeye göz yuman İstanbul halkının.