İstanbul’da Kuruçeşme’de Boğaz yolu üzerindeki caminin üzerinde bir haftadır “Satılık” yazısı var. İnanamadım. Çevrede yaşayanlara sordum.
Evet satılık dediler. Vakıflar Genel Müdürlüğü mü satıyor, yoksa daha önce kul mülkü oldu da tapusu üzerine geçenler mi satıyor? Tamamı mı, bir bölümü mü satılıyor? Öğrenemedim.
Arkadaşımız Yavuz Karaman satılık ilanındaki telefonu aradı. Telefona cevap verenler caminin altındaki dükkanların kendilerine ait olduğunu, onları satışa çıkardıklarını fakat daha sonra kiralamaya karar verdiklerini söylediler.
Bu cami Tezkireci Osman Efendi camiidir. Bânisi Osman Efendi’nin, Sultan I. Mahmud’un (17301740) tezkirecisi olduğu ve caminin de o dönemde yapıldığı bilinmektedir. Osman Efendi’nin camii yaşatmak için oluşturduğu vakıf, zamanla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne intikal ettiğinden mülkün halen Vakıflar Genel Müdürlüğü üzerine kayıtlı olması gerekir.
Caminin altındaki dükkanlar satılır mı diye dertlenmeyiniz. Caminin altındaki dükkanların caminin vakfına ait olması gerekir. Buraları satılabilir veya kiralanabilir mi? Bugüne kadar vakıf olarak inşa edilen tarihi değeri olan neler satıldı neler? Sadece bilinen tarihi eserlerden 3 örnek vereyim:
* Sadrazam Kara Ahmed Paşa’nın kethüdası Hüsrev Kethüda tarafından Ortaköy’de Mimar Sinan’a vakfiye olarak yaptırılan Ortaköy Hamamı’nı Vakıflar İdaresi kullara sattı.
* Fatih’in sadrazamlarından Mahmut Paşa’nın, Mahmut Paşa Camii’ne gelir sağlamak üzere inşa ettirdiği (1463 - 1474) vakfiye niteliğindeki Mahmut Paşa Hamamı’nı Vakıflar İdaresi kullara sattı. Bu hamamın içi beton kolonlarla çok katlı hale getirildi. Şimdi işportacılar çarşısı.
* Fatih’in, vakfiyesinde yer alan, Fatih Camii’ne gelir sağlamak için inşa ettirdiği Tahtakale Hamamı’nı Vakıflar İdaresi kullara sattı. Hamam beton sütunlarla çok katlı hale dönüştürüldü. Şimdi çarşı oldu.
Sayın okuyucularım, vakıf, “kul malı”nı Allah için bir hayır işine tahsis etmektir. Bu mallar “kul malı”na dönüştürülemez. Vakıf müessesesinin esası devamlılıktır, güvendir. Eğer insanlar devamlılığına emin olamaz, güvenemez ise, hayır için de olsa vakıf kurmaz. Çünkü hiç kimse, Allah için bir hayır işine tahsis ettikleri varlıkların ölümlerinden sonra çarçur edilmesini, ona buna peşkeş çekilmesini, tahsis amacı dışında kullanılmasını istemez.
İşin çarpık yanı şu ki; bizde “vakıf” sistemine ihanet eden kurum, devletin “vakıf”ları yaşatmak, vakıf senetlerinin gereğini yerine getirmek için oluşturduğu “devlet kurumu” olan Vakıflar İdaresi...
Sadece vakıf müessesesini rezil etmiyoruz, tarihi eserlerimiz de rezil oluyor.