Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İç borç sorununu çözememenin telaşına düşen politikacılar Türkiye'yi konsolidasyona götüremez. Moratoryum ilan edemez. Konsolidasyon denen şey, moratoryum denen şey oyuncak değildir. Sadece ülkeyi batırmaz, bunu yapmaya kalkanları da siler süpürür. Konsolidasyona gitmeyi, moratoryum ilan etmeyi düşünenler neyin ne olduğundan habersiz demektir.
Konsolidasyon demek, koskoca devletin "Ben aciz duruma düştüm. Ben borçlarımı ödeyemiyorum. Gelin anlaşalım... Yarısını ödeyeyim... Yarısının vadesini uzatalım. Faizi kaldıralım... Ya bunları yaparsınız ya da hiçbir şey alamazsınız..." demesidir.
Moratoryum demek, koskoca devletin "Ben iflas bayrağını çektim. Bir kuruş ödeme gücüm yok" diyerek çamura yatmasıdır.
Konsolidasyon yapan, moratoryum ilan eden bir ülkenin, "batmış, iflas etmiş, dükkanı kapatmış" bir tüccar misali "hayatı söner."
O ülkeden kimse mal almaz, kimse o ülkeye mal satmaz. O ülkeye, o ülke halkına kimse kredi vermez.
2000 yılına girerken Türkiye'yi bu duruma kimse düşüremez.
Sayın Demirel bu ülkede şimdiye kadar hep "akıl"ı temsil etmiş, "akıl"ı konuşturmuş, halkı "tedirgin edenlere karşı çıkmış"tır.
İşte bu nedenle Sayın Demirel'in durup dururken "Hazine S.O.S. veriyor, ekonomi Osmanlının son dönemindeki duruma düştü" dedikten sonra, "sefer yok, ganimet yok, ecdattan kalan vakıfları da sattık savdık para kalmadı" şeklinde Osmanlı Padişahı 4. Murat formülü ile Hazine'nin iflasını ilan etmesi çok yanlış olmuştur.
2000'li yıllarda ekonomiler, 4. Murat dönemindeki gibi haraç ile ganimetle, vakıf geliri ile yönetilmiyor. Hesap ile, kitap ile, kafa ile yönetiliyor.
Türkiye'nin iç borcu 16 katrilyon lira. Yaklaşık 40 milyar dolar. Türkiye'nin milli geliri 200 milyar dolar. İç borç milli gelirin yüzde 20'si dolayında... Bütçe gereksiz harcamalar nedeniyle bu yıl milli gelirin yüzde 10'u oranında açık verecek. Bu büyüklükte bir bütçe açığını kaldıran bir ekonomide bütçe açığının iki katı büyüklükteki iç borca çare tükenmez.
İktisatçısı, yazarı, düşünürü iç borç sorununun önemini dile getirir. Faiz yükünün yarattığı sorunları anlatır. Çözüm için öneriler geliştirir. Çözümsüzlüğün getireceği tehlikeleri anlatır. Bunlar doğaldır.
Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı, hele hele Sayın Demirel gibi "akıl"ı temsil eden Cumhurbaşkanı, "Hazine S.O.S. veriyor, Osmanlının zor günlerine benzer günler başladı" der ise, yabancılar Türkiye ile ilişkisini keser, içeride panik başlar. Dış kredinin, iç borcun faizi artar. Borsa çöker. Bankalar sarsılır. Ekonomiye ek yükler biner.
Başbakan Sayın Ecevit'in dün "konsolidasyon" konusunun hiçbir şekilde düşünülmeyeceğini ifade eden açıklaması olumlu bir açıklamadır. Piyasalardaki tedirginliği bir ölçüde giderecektir.
Ama bu yetmez. Sayın Demirel ortaya bir "bit atmıştır". Bu bitin faturasını bu ekonomi ödeyecektir. Bizim faturanın büyümemesi için Sayın Demirel'in de bir şeyler yapması gerekir.
Tekrarda yarar var: Türkiye'nin iç borcu ödenemeyecek büyüklükte bir borç değildir. iç borçta düzenlemenin tek yolu konsolidasyon veya moratoryum değildir. Türkiye'de bu sorunu çözecek bürokratik kadro ve bu kadronun deneyimi vardır. İş ki politikacılar bürokratik kadroya imkan versin, destek çıksın.