Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Halkımızın kemeri gevşetilemeyecek. Hatta biraz daha sıkılacak... Bu sayede enflasyon biraz daha aşağıya inebilecek. Hükümetin eli kolu biraz daha bağlanacak, hizmet imkanı biraz daha kısılacak. Bu sayede devletin borçlanma gereği biraz düşecek.Halkımızın ekonomiden bekleyişi, daha çok iş, daha çok aştır. Daha çok iş, gelirin daha büyük kısmının yatırıma yönlendirilmesiyle ortaya çıkar. Açıklanan programda, 2005 yılından sonra her yıl ortalama yüzde 5 büyüme ve bu büyümeye dayalı olarak 3 yılda, 1 milyon 650 bin kişiye iş imkanı bekleyişi yer alıyor. Fakat "büyümenin kaynakları"nın sergilendiği rakamlarda, sabit sermaye yatırımlarına gidecek imkanların 2004 yılına ve hatta 2003 yılına göre daha da azalacağının işareti var.Sabit sermaye yatırımı yapılamazsa, üretime dayalı büyüme olamaz. O zaman ancak tüketime ve ithalata dayalı bir büyüme alternatifi ortaya çıkar. Tüketim ve ithalat iyi şeydir. Piyasada canlanma demektir... Ama finanse edecek dövizimiz yok. Bu nedenle açıklanan programda tüketimin ve ithalatın kısılması hedef alınıyor...2004te halkımızın kredi kartı kullanarak ve borçlanarak fazla tükettiği görüldü ya... Önümüzdeki 3 yılda tüketime kısıntı geliyor. 2003te yüzde 6.6 oranında, 2004 yılında yüzde 8.6 oranında artan özel tüketim harcamalarında artış hızı yıllık olarak önümüzdeki yıl yüzde 2.5e düşürülüyor. Tüketime fren demek, piyasaya fren demektir. ABye Katılım Öncesi Hazırlanan Ekonomi Programı, 2007 yılına kadar, bugünkü "kemer sıkma" uygulamasının sürdürülmesini hedef alıyor. Bu program uygulandığından borçlarımızı döndürürüz (dikkat buyurunuz, öderiz demiyorum, "döndürürüz" diyorum)... İşte o kadar. Bütün bu kemer sıkmalara rağmen, bütçe açığı, döviz açığı devam edecek. Bu yıl 11.1 milyar dolar tahmin edilen döviz açığının 2005 yılında 10.8, daha sonraki yıl 10.5 milyar dolar olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Bu kadar büyük döviz açığını Türkiye nasıl taşıyabilir?.. Dış borç toplamı nerelere çıkar? Bunlar zor sorular. Programda kamunun dış borç stokunun küçüleceğinden söz edildiğine göre, her yıl 10 milyar dolar döviz açığını özel sektörün borçlanarak bulması bekleniyor demektir.Tarımın gelişmesinden, bölgesel dengesizliğin giderilmesinden söz ediliyor ama, önümüzdeki yıllarda tarımda gelişme - büyüme bekleyişi yok. Büyümenin sanayi ve hizmetlerden kaynaklanacağı belirtiliyor.Şurası gerçek ki, bu programı hazırlayanlar ülkenin iyiliğini istemediklerinden değil, "mecburiyetten" ülkeyi "dar gömlek içine hapis ediyor". Dönüp dolanıp aynı noktaya geliyoruz... Bizim en önemli sorunumuz, "iç borç stoku"dur. Enflasyon düşse de, faiz inse de, iç borç stoku bizi eziyor. Bunun küçülmesine imkan yok. Bunu taşıdıkça da bizim bu programdan farklı bir program yapma şansımız kalmıyor. Ama kimse bu konuyu gündeme getirmek istemiyor. Bundan söz etmekten bile korkuluyor. guras@milliyet.com.tr Bu açık nasıl taşınacak?