Brisa Lastik Fabrikası’nda 1991 yılında imzalanan toplu iş sözleşmesinin "amaç" maddesinde şunlar yazıyordu: "Yöneticiler, çalışanlar ve sendika birbirine saygılı olacak, karşılıklı anlayış ve güven ortamı içinde, öncelikle şirketin verimliliği, rekabetteki başarısı, sağlıklı ve sürekli büyümesi ve imkanlarının artırılması sağlanacak, şirketin artan imkanlarıyla (1) Çalışanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, (2) Sürekli geliştirilmesi ana ilke olacak, (3) İşyerindeki çalışma şartları bu ilkeye göre düzenlenecektir."
Uzun yıllar Brisa Lastik Fabrikası’nın Genel Müdürlüğünü yapan Hazım Kantarcı’nın "Toplam Kalite Yönetimi ve Toplum Kalitesi" (Bir Uygulama Örneği: Brisa’nın "İş Mükemmelliği"ne Yolculuğu) isimli kitabında belirttiğine göre, bu amaç maddesi daha sonraki tüm toplu sözleşme metinlerine girmekle kalmadı, "Türkiye’de işçi - işveren ilişkilerine de rehber oldu."
Ne yazık ki, Brisa’nın kitaplara "örnek olarak yansıyan" bu modeli "çökmüş", "işçi ile işveren" karşı karşıya gelmiş durumda.
Halbuki Brisa, "insan odakları toplam kalite yönetimi"ni Türkiye’ye getiren, Türkiye’ye tanıtan bir sanayi kuruluşu idi. 1988 yılında Japon Bridgestone firması ile Sabancı Grubu arasında eşit hisseli ortaklık anlaşması imzalanmasından sonra, işçi - işveren ilişkileri Japon modeline oturtulmuş, çalışanlara bu tesislerin sahibinin kendileri olduğu anlatılmıştı.
Brisa’da uygulanan Japon modelinin gereği olarak "iş mükemmelliği"nin temeli "çalışana - insana saygı" üzerine kurulmuştu. 1992 yılında Brisa’nın sloganı "Şirket biziz" idi.
Hazım Kantarcı "Brisa’nın İş Mükemmelliğine Yolculuğu’nu anlattığı kitabında "Değişen Bakış: İnsana Saygı" başlığı altında şunları yazıyor: "Şirket biziz sloganı, şirketin ancak çalışanlarıyla var olabileceğini, yalnızca işyerine sahip çıkan çalışanların şirketlerini başarıya taşıyabileceğini vurgulayan bir dönüm noktasının ifadesi oldu.
Çalışanlarla şirketin aynı hedefte birleşmesi gerektiğini vurgulayacak bir anlatım arayışındaydım. Bu arayış ile ilgili toplantılarda, yönetici arkadaşlarımın ‘şirket şunu yapmalı, bunu yapmalı, şöyle yapmalı, böyle yapmalı’ şeklinde ifadeler kullanmaları üzerine, ‘şirket kim’ diye sordum. Şirketin çalışanlar dışında ayrı bir varlık olmadığını, şirkete mal edilen tüm işlerin çalışanlar tarafından yapıldığını vurgulamak için boş bir sandalyeyi göstererek ‘haydi yapsın’ dedim. Şirket tüm çalışanlardı. Hepimizdik. Bu ifade daha sonra ‘Şirket biziz’ sloganı haline geldi."
Hazım Kantarcı diyor ki, "Brisa’nın bu değişimle başlayan ve Avrupa’da ‘İş Mükemmelliği’ne örnek şirket seçilmesine uzanan başarısını sağlayan, her şeyden önce Brisa çalışanlarını şirketle özdeşleştiren ve bütünleştiren kurum kültürüdür.
Brisa bu gelişmelere dayalı olarak 1993 yılında "Birinci Ulusal Kalite Ödülü"nü, 1996 yılında "Avrupa Kalite Büyük Ödülü"nü ve "Bridgeston’un En İyi Yönetilen Fabrika" ödülünü aldı. Hazım Kantarcı’nın kitabında anlatıldığına göre, Brisa işçilerinin "Şirket biziz" diye şirkete sahip çıkmaları sayesinde 1994 yılı krizi atlatılabildi. Krizde 600 bin çalışan işini kaybederken, Brisa işçi tensikatına gitmedi... İyi de... O günlerden bugünlere ne değişti? Çömlek neden çatladı?
(Hazım Kantarcı’ya Brisa’da toplam kalite yönetimindeki başarısı nedeniyle 1988 yılında Marmara Üniversitesi tarafından "Fahri Doktorluk" unvanı verildi. Hazım Kantarcı Brisa deneyimini kitap haline getirerek yayımladı. Toplam Kalite Yönetimi ve Toplum Kalitesi, Bir Uygulama Örneği: Brisa’nın İş Mükemmelliğine Yolculuğu, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi yayını, Haziran 1999, 76 sayfa).