Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bizim derdimiz, devletin gelirlerinin az, giderlerinin fazla olmasıdır. Bizim bu dertten kurtulabilmemiz için devletin gelirlerini artırmamız, giderlerini kısmamız gerekir. Başka türlü dertten kurtulamayız. Hükümetin ekonomiyi rahatlatmak için önceki gün açıkladığı tedbirler, devletin gelirlerini azaltacak, giderlerini çoğaltacak tedbirlerdir. Açık anlatımıyla hastalığı tedaviye dönük tedbirler değildir. Hastalığın artmasına neden olacak kararlardır.
Çünkü bu kararlar uygulamaya konulduğunda:
(1) Vergi gelirlerinde azalma olacaktır. (2) "Mali milat" ve "Nereden buldun" uygulamalarındaki geri dönüş nedeniyle DİE Başkanı Prof. Gebizlioğlu'nun 100 milyar dolar olarak tahmin ettiği Sistem Dışı Ekonomi'nin hacmi büyüyecek, kayıt altına alınmaya çalışılan para, kayıt dışına akacaktır. (3) Merkez Bankası'ndan Eximbank'a 500 milyon dolar aktarımı sistemi bozacaktır. (4) Para bulmakta zorlanan Hazine'den kamu bankalarına 100 trilyon liralık kaynak aktarımı Hazine'yi zorlayacaktır. (5) Ödeme güçlüğündeki şirketlere kolaylık sağlamak için bankalara getirilen zorlamalar bankacılık sistemini sarsacaktır. (6) Faiz ve repoda stopaja dönüş ve verginin sadece stopaj artırımı ile tahsili, faiz oranlarında eşit miktarda artırıma yol açacaktır.
Sayın okuyucularım şimdi bana soracaklar: "- Ne demek istiyorsun? Hükümet bu kararları almasa mı idi?"
Hükümet bu kararları almaya "mecbur kaldı". Zaman kazanmak için bir şeyler yapmak zorunda idi. İşin püf noktası da işte burada:
(1) Bu tedbirler paketi "ciddi ve yapısal düzenlemeler için zaman kazanmak arayışında alınmış tedbirlerden oluşuyor ise, "Hoş gelmiştir..."
(2) Yok bu tedbirler paketi ile ekonominin sorunlarının çözüleceği düşünülüyor ise "Büyük bir yanılgı vardır".
Öngörülen tedbirler kısa sürede belli çevreleri rahatlatır, piyasanın gerilen sinirlerini gevşetir, piyasanın bir ölçüde açılmasını teşvik eder ama uzun sürede dertlere yeni dertler ekler.
Hükümet iyi niyetini gösterdi. Hükümet ileri ölçüdeki bekleyişleri cevaplamak için (veya hiç değil ise zaman kazanmak için) bir şeyler yapmak zorunda idi. Ecevit'in açıkladığı tedbirler "hiç yoktan iyidir" ama... Aması var. (1) Bunlarla ekonominin sorunlarının çözülemeyeceğini, bunlarla sadece belli kesimlere imkan sağlanacağını bilelim. (2) Zaman kazanmaya dönük tedbirlerin olumsuz etkilerinin törpülenmesi için kısa sürede ciddi düzenlemeler gerekeceğini içimize sindirelim. (3) Zaman kazanma paketinin dış dünyada kredibilitemizi, bize olan güveni sarsacağını görelim.
Hükümetin "iç piyasayı açmak" telaşında aldığı kararlar cesur kararlardır. Hükümet iyi niyeti ile, ağırlığını sermayeden yana koyarak sosyal ve politik ağır bir risk altına girmiştir.
Cumhuriyet'teki köşesinde Mustafa Balbay diyor ki: "Ödeme güçlüğüne destek, yaşama güçlüğüne köstek."
Selahattin Duman, Sabah'taki köşesinde diyor ki: "Reformları iptal reformu..."
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı diyor ki: "Ne dediysek yapıldı. Hükümeti kutluyoruz. Ne söylediysek açıklanan pakette var."
İş dünyası "İstedik... Oldu" şeklinde sevinç çığlıkları atarken işçi ve memur bugün Ankara'da "tribünlerden sahaya iniyor". Kızılay Meydanı'nda toplanıyor.
Sermaye çevreleri "ne dedi ise yapan" hükümet, memur ve işçinin talepleri karşısında ne yapacak göreceğiz...