Derviş’e göre (daha doğrusu Hazine’nin hesaplarına göre) buğday fiyatı 155 bin lira olmalı. Gökalp’e göre (daha doğrusu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hesaplarına göre) buğday fiyatı 178 bin 200 lira olmalı. Derviş, "IMF böyle istiyor" diyor. Gökalp "IMF’ye verilen niyet mektubunda böyle yazıyor" diyor. İki yiğit çıktı meydane... İkisi de birbirinden merdane... Bakalım netice ne olacak?
Devlet baba, hububat üreticisini himaye etmek için her yıl buğday için taban fiyat açıklar. Bu fiyat üretici için "garanti"dir. Devlet baba üreticiye "bu fiyattan getirdiğin kadar buğday satın alırım" der. Buğdayı devlet baba adına Toprak Mahsulleri Ofisi satın alır. Üretici devlet babanın fiyatını garanti olarak kabul ettiği için daha yüksek fiyat bulduğunda ürününü tüccara satar. Devlet babanın fiyatı tüccarın fiyatının alt sınırını belirler. Şimdilerde devlet baba tüm tarım ürünlerinde olduğu gibi buğdayda da piyasadan çekilmek üzere. Çünkü TMO’nun destekleme alımları devlet babaya yılda 500 - 600 milyon dolarlık "finansman" (dikkat buyurunuz zarar değil finansman) yükü getiriyor. TMO destekleme alımlarından bir miktar da zarar ediyor. Devlet baba IMF’ye söz verdi. Destekleme alımı yerine çiftçiye doğrudan destek verecek. Çiftçiye tarlada para dağıtacak. Sonrasına karışmayacak. Çiftçi malını kime satar, kaça satar, satamaz ise ne yapar... Bundan sonra devlet babanın değil, üreticinin derdi.
Geçen yıl devlet baba buğdaya 102 bin lira fiyat verdi. Geçen yıl ülkede 20 milyon ton dolayında buğday üretildi. Destekleme amacıyla TMO, 102 bin liradan 3 milyon ton ekmeklik; 107 - 117 bin liradan 500 ton makarnalık buğday aldı.
Gökalp’in (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın) hesabı şudur: "IMF’ye verilen niyet mektubunda, buğday taban fiyatının dünyadaki buğday fiyatlarının yüzde 20’sinin üzerinde olamayacağı belirtilmiştir. ABD’de Kansas Borsası’nda ekmeklik buğdayın tonu 115 dolardır. Bu buğday Türkiye’ye sigortası ile taşıma ücreti ile 135 dolara gelmektedir. Demek ki, dünya fiyatı ile buğdayın Türkiye’ye geliş fiyatı 135 dolardır. Bunun yüzde 20 üzerine çıkma hakkımız var. Eder 162 dolar. Çarpınız bunu 1 milyon 100 bin liralık dolar kuru ile. İşte size 178 bin 200 Türk lirası. Demek ki, bu yıl IMF mektubuna göre buğday destekleme fiyatı 178 bin 200 lira olmalıdır.
Derviş’in (Devlet Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı’nın) hesabı şudur:
IMF’ye verilen son mektupta, "çiftçilere doğrudan gelir desteği uygulanmasına paralel olarak, destekleme fiyatlarının hedeflenen enflasyon oranı sınırında belirleneceği" belirtiliyor.
IMF’ye verilen programa göre öngörülen yıl sonu enflasyonu yüzde 52.5 oranındadır. Geçen yılın fiyatına bu oranda artırıldığında, buğdayın kilosuna bu yıl 155 bin liradan bir kuruş fazla para verilemez." Sayın okuyucularım, 155 bin lira ile 178 bin lira arasındaki fark ekonomiyi nasıl etkiler, anlatayım.
Diyelim ki, bu yıl çiftçi 8 - 9 milyon ton buğdayı nakde çevirecek. Çiftçi buğdayı 155 bin liradan satar ise eline 1.5 milyar dolar geçecek. 178 bin liradan satarsa 200 milyon dolar daha fazla gelire kavuşacak.
TMO fiyatı desteklemek için 3.5 milyon ton buğday alıyor. Bu alım için 155 bin liradan 550 milyon dolar para gerekir. Fiyat 178 bin lira olur ise, Ofis’in yükü 70 milyon dolar artar.
Sayın okuyucularım. Karar vereceğiz. Kimi destekleyeceğiz?
Çiftçiyi destekleyecek isek, buğday fiyatına zam yapmak, ekmeğin fiyatını artırmak, halka pahalı ekmek yedirtmek zorundayız.
Halka pahalı ekmek yedirmek istemiyor, aynı zamanda çiftçiyi de zengin etmek istiyor isek, aradaki faturayı önce devlet baba ödeyecek, sonra enflasyon veya vergi olarak halktan tekrar çatır çutur alacak. Önemli olan orta yolu bulmaktır.