Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen hafta Katolikler ve Gregoryanlar "Paskalya"larını kutladı. Bu gün Rumların "Paskalya"sı.
Hıristiyanlar "Paskalya'da, "İsa"nın öldükten sonra "dirilişini" ruhunun göğe yükselmesini kutluyor.
Hıristiyanların bazıları Paskalya'yı 40 gün, çoğunluğu 7 gün oruç tutarak karşılıyor. Hıristiyan orucunda hayvansal gıdalar yasak. Perşembe - cuma nebati yağ da yasak.
İsa perşembe gecesi havarilerle son yemeğini yiyor. Yemekte mercimek var. Bunun için perşembe gecesi "mercimek" pişiriliyor. Paskalya çöreği hazırlanıyor. Yumurtalar kırmızıya boyanıyor. Mercimek perşembe gecesi yeniliyor ama, yumurtaya ve çöreğe cumartesi gecesine kadar dokunulmuyor.
Cumartesi gecesi saat 24.00'te kilisede "İsa"nın dirilişi kutlanıyor.
İstanbullu Sula Özprodomos, Rum aile geleneklerini şöyle anlatıyor: "Cumartesi günü en önemli gün. Vaftiz anneye ya da babaya gidilir. El öpülür. Af dilenir. Oruç bozulur. Gece kilisede toplanılır. Herkesin elinde mumlar vardır. Bu mumlar özeldir. Vaftiz anne ve babalar tarafından alınır. Saat 24.00'te ışıklar söner. Mumlar yakılır, İsa'nın dirilişi kutlanır. Dargınlar barışır. Herkes birbirinden af diler. Ve bayram başlar. Kiliseden eve dönülünce muhteşem bir sofra etrafında toplanılır. Aileden bir kişi mumu söndürmez. Eve kadar taşır. Ve o mumun isiyle kapının altına bir haç çizer. Bu da "uğur, kusmet, bereket" anlamına gelir. Sonra sofraya oturulur. Yemekler yenir. Kırmızı yumurtalar tokuşturulur."
Sula Özprodomos'un anlattıkları bunlar. Ben Yeniköy'de oturuyorum. Yeniköy, 1950'lere kadar Rumların çoğunlukta oldukları bir semt iken bugün köyümüzde otuz dolayında Rum kaldı.
Köyümüzün en yaşlı Rum'u rahmetli Aleko'nun kardeşi Vangel Nikolaidis'dir. Dün Osman Özbaş'ın kahvesinde Vangel ile çay içtik. Vangel'in "Paskalya"sını kutladım. Yeniköy'de faal durumda iki Rum Ortodoks kilisesi var. 1837 yılında yapılan Panayia Humaritisa kilisesi ile 1772 yılında yapılan, yandıktan sonra 1812 yılında yenilenen Ayion Nikolaos kilisesi. Kiliseye giden 12 - 15 kişilik cemaat için bu kiliselerin her hafta biri açılıyor. Yirmi yıldır iki kiliseye de bakan papaz Andon Yovanidis, dün akşam Ayios Nikolaos'daki töreni yönetti.
Vangel Nokolaidis 1950'lere kadar Yeniköy'de devam eden Paskalya şenliklerini şöyle anlatıyor:
"Paskalya haftası Yeniköy'ün sokaklarını defne yaprakları ile, çiçeklerle süslerdik. Ay yıldızlı lambalarla, bayraklarla donatırdık. Yolun iki yanındaki dükkanların önüne masalar çıkarılır, masaların üzerinde sepetler içinde kırmızı paskalya yumurtaları, paskalya çörekleri dizilirdi. Benim mezeci dükkanımın yanında İstanbul'un en ünlü laterna yapımcısı Yorgo Yakuvidis'in dükkanı vardı. Akşam olunca Yeniköy Caddesi laterna müziği ile şenlenirdi. Gece yarılarına kadar kadın erkek sokaklarda dolanır dans ederdi. Yorgo'nun dükkanının yanında, Yordan'ın fırını, onun yanında Panoprodromos'un bahçeli kahvesi, onun yanıda Sotiri Nikolaidis'in manavı, onun yanında Yorgo'nun muhallebicisi, Todori Narlı'nın dükkanı, Nikolaki'nin kırtasiyecisi, Yorgo Gelgör'ün manavı, Mihalati'nin meyhanesi, Sotiri ve İsmail Oktay'ın taş fırını vardı." Bunlar Vangel'in anlattıkları.
Sayın okuyucularım, elli yılda İstanbul'un insan yapısı nasıl da değişiyor? Yakında "Paskalya" tümden unutulacak.
Bizim Yeniköy'de Rum kalmayacak... Rum okulu, Rumlara ait o güzelim eski evler nasıl yok oluyorsa, kiliseler de yok olacak. Unutulan şu: İstanbul'u İstanbul yapan insan "mozaik"i farklı din, dil ve kültürleri bir araya getirme özelliği idi. Renksiz, tek düze bir İstanbul, İstanbul olmaya devam edecek mi?
Sayın okuyucularımın "Paskalya"larını kutlarım.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr