1970 - 2003 dönemindeki 390 ayın, 182 ayında istikrar veya atılım gerekçesi ile halka kemer sıktırıldı. İlk 10 paketin ortalama uygulama süresi 483 gün oldu. Bugüne kadar enflasyonu düşürme ve istikrarlı büyüme konusundaki çabalar başarılı olamayınca, halkta her tür reform çabalarına karşı güvensizlik ortaya çıktı. 33 yılda 28 hükümetin görev başına gelmesi paketlerin uygulamasını zorlaştırdı.
Ekonominin temposu, "iki yana salınarak ileriye doğru iki adımın, sonra da geriye doğru bir adımın atıldığı" mehter yürüyüşüne benzeyince, büyüme yarışında hep gerilerde kaldık.
Bunları iktisatçı arkadaşım Faruk Türkoğlu yazıyor... Bunları yazdıktan sonra da ekliyor: "Ama krizleri sadece siyasi istikrarsızlığa, vergi kaçırmaya, kayıt dışı ekonomiye bağlamak mümkün olamaz..." Ve de İtalya örneğini veriyor. Diyor ki:
"İtalya'da 1945'ten bu yana tam 64 hükümet görev aldı. Bir hükümetin ortalama görev süresi Türkiye'dekinden de kısa oldu ve 325 günü aşamadı. Hükümet kurma görüşmeleri, yasal güvenoyu süreci dikkate alındığında bu ülkenin hükümetsiz yönetildiğini söylemek bile mümkün.
Kuralsızlık dinamizme dönüştü
İtalyan mafyası yanında, diğer ülkelerin mafyaları otopark mafyası gibi kalır. Vergi kaçakçılığı bu ülkede milli bir spor durumunda. Ancak İtalya'da dinamik, esnek ve girişimci özel sektör, bu olumsuzlukları bahane göstermek ve dikensiz gül bahçesini beklemek yerine kendi işine baktı. 1980 öncesinde bu ülkenin yolunu kapayan zaaflar, küreselleşme döneminde işe yaradı. Büyük balığın küçüğü değil, hızlı balığın yavaşı yediği son dönemde, İtalyan iş dünyası kuralsızlıkları bile bir tür dinamizme dönüştürmeyi becerdi.
Benim yazılarımı genelde "karamsar" bulan arkadaşım Faruk Türkoğlu her olaya "iyimser yaklaşmaya çalışır." Yeni kitabında da bu iyimser yaklaşımı sergiliyor. Kitabın ismi "Umudun Yol Haritası / Hızlı Büyüme Mümkün / Yeni Dönemin Oyun Kuralları" (Anahtar Kitapları yayını, 2004, 318 sayfa).
Faruk Türkoğlu diyor ki: "Ülkelerin ekonomik kaderleri en az yedi - sekiz yıllık bir hızlı büyümeyi yakalayabildiklerinde değişiyor. Biz bunu bir türlü yakalayamadık. Her büyüme döneminin ardından gelen durgunluk ve kriz, kazanımların erimesine, umutların azalmasına yol açtı.
Hele son 32 yılda 10 istikrar paketinin başarısız olması insanları ümitsizlik kuyusuna soktu. Geleceğini yitirmiş bir ülke haline döndük.
Faruk Türkoğlu, halkın çaresizlik ve umutsuzluğun neden olduğu "ruhsal çöküntü"den kurtarılmasının önemini vurguluyor. Çaresizlik ve umutsuzluğun çözümü ve iyileşmeyi nasıl önlediğini anlatmak için ABD'li psikolog Martin Seligman'ın bir deneyini naklediyor.
Hızlı büyümenin yolları
Seligman, 1975'te bir grup köpeği kafeslerin içine sıkıca kapayıp, arada bir de şok vermiş. Köpeklerin ilk tepkisi kurtulmak için var güçleri ile mücadele etmek olmuş tabii. Çabalarının faydasız olduğunu görenler yere serilip kalmış. Ertesi gün kafesler köpeklerin kolayca kaçabileceği şekilde değiştirilmiş ve yine şok verilmiş. Ancak köpeklerin üçte ikisi, kaçmayı bir kez daha denemek yerine, kafesin içinde sızlanmayı tercih etmiş.
Seligman bu davranışı "öğrenilmiş çaresizlik" (learned helplesness) olarak tanımlıyor. Prof. Seligman'a göre tehlikeli durumlarda insanlar önce tüm güçlerini kullanıp mücadele ediyor. Bu çabalardan bir sonuç alamayan kişinin çaresizlik iliklerine kadar işliyor, adeta ikinci bir tabiat haline geliyor. Sonradan kurtuluş için çok daha elverişli bir ortam ve daha olumlu koşullar ortaya çıksa da öğrenilmiş çaresizlik insanın elini kolunu bağlıyor.
Faruk Türkoğlu kitabında "öğrenilmiş çaresizlik"ten kurtularak "hızlı büyümeye geçiş" yollarını özetliyor. Anlatım renkli ve basit. Okuması kolay ve zevkli. Her sayfada okuyucuya verilen bir özel bilgi, renkli bir anlatım var. Her kesimden ve yaştan okuyucularıma tavsiye ederim.