Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çay, Karadeniz bölgesinde yaşayanların önemli bir gelir kaynağı. Çay ürününün tamamına yakınını Çaykur alıyor. Alım fiyatını devlet belirliyor. Devletin çay için ödeyeceği para miktarı sınırlı. Çaykur'un işleme kapasitesi sınırlı. Buna karşılık üretici, yaş çay yaprağının tamamının satın alınmasını hem de "tatminkar" bir fiyatla alınmasını bekliyor.
Özal yıllar önce çay işini özel sektöre devretmeye çalıştı. 45 fabrika ile çay üreten Çaykur devre dışı bırakıldı. Özel sektör 312 tane küçük üretim tesisi kurdu. Fakat görüldü ki, devletin belirlediği yaş çay taban fiyatı ile özel sektörün kuru çay üreterek ayakta kalması imkansızdı.
Özel sektör tesislerinin çoğu, üreticiye önemli miktarlarda borçlu olarak battı.
Yaş çay yaprağı üreticileri gene Çaykur ile başbaşa kaldı.
Fakat temel bir sorun var: Türkiye'nin yıllık çay tüketimi 160 bin ton. Çaykur'un kuru çay üretimi 180 bin ton. Türkiye'de kuru çay maliyeti ve fiyatı yüksek olduğundan ihracat yapma imkanı yok. Tersine her yıl Türkiye'ye resmi yoldan veya kaçak olarak 60 bin ton çay giriyor. Üretim 180 bin ton, ithalat 60 bin ton, toplam arz 240 bin ton. Buna karşılık iç talep 160 bin ton. Yıllık fazlalık 80 bin ton. Bu tabloda özel sektör nasıl çay fabrikası işletir?
Çiftçi dostu Sadullah Usumi ağabeyimizin verdiği bilgilere göre, Doğu Karadeniz bölgesinde 767 bin dekar arazide her yıl 1 milyon ton çay yaprağı üretiliyor. Bu yaş çay yapraklarının tamamı işlense 200 bin ton dolayında kuru çay üretilebilir.
Fakar Çaykur'un işleme kapasitesi sınırlı. Özel sektör kuru çay üretmeye istekli değil.
Halbuki yaş çay yaprağının ömrü 24 saat. Bu müddet içinde işlenmesi gerekiyor. Çaykur'un günlük işleme kapasitesi 6 bin 500 ton. Her gün toplanan yaş çay yaprağı 11 bin ton... Her gün 4 bin ile 4 bin 500 ton çay yaprağı açıkta kalıyor.
Bu fazlalık ya üreticinin elinde kalacak. Üretici denize dökecek. Ya da Çaykur parasını verip alacak. Fazla çayı denize Çaykur dökecek.
Buna mani olmak için Çaykur'un üreticiden dekar başına 10 kilo yaş çay yaprağı alması kararlaştırılmıştı. Bu sınırlama, Çaykur'u işleyebileceğinden fazla yaş çay yaprağına para ödeyip, bu çayları denize dökme riskinden ve de satılamayacak kadar kuru çay üretip, bunları gübre olarak değerlendirme riskinden kurtarıyordu.
Ancak politik baskılarla bu sınırlama geçtiğimiz hafta kaldırıldı. Şimdi Çaykur, üretici ne kadar mal getirirse almak zorunda.
Çaykur çayları teslim alıyor ama parasını ödeyemiyor. Çünkü para yok. Devlet bu yıl 118 bin lira olarak belirlenen yaş çay kilo fiyatını ödeyemiyor. Yaş çay üreticisi ödenemeyen fiyatı bile beğenmiyor. Buğday fiyatına yüzde 51 zam yapılırken çay fiyatının yüzde 44 artırılmasını haksızlık olarak görüyor. Bakanlar Kurulu toplantısında ANAP'lı Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen çay taban fiyatına kilo başında 10 bin liralık artış teklifinde bulundu. Bu teklif kabul görmedi.
Sayın okuyucularım görüyorsunuz sistem öyle çarpık ki, yaş çay yaprağını üreten zarar ediyor, kuru çay üreten Çaykur zarar ediyor, parayı ödeyen devlet zarar ediyor, çayların yaşı da kurusu da denize dökülüyor... Kimse de yıllardır bu sistemi düzeltemiyor.