Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ali Rıza Reyhanoğlu'nun "Liman Lokantası" "968 yılından bu yana Rize'nin en "baba" lokantalarından biri. Aşçıbaşı Haydar Kelik'in kara lahana sarmasını, kurufasulyesini yedik. Garson Hasan Yazar, "Abi bu su Andon suyu... Yayladan gelin şifalıdır" dedi. Suyu da içtik. Sonra, "Bizim Kıraathane"nin önünde, kaldırıma dizili alçak hasır iskemlelerden birine çökerek Rizelilerle çay sohbeti yaptık.

Yaş çay yaprağının kilosu geçen yıl 160 bin lira olduğundan üretici, bu yıl devlet verse verse 190 bin lira, hadi bilemediniz 200 bin lira fiyat verir diye beklerken, Mesut yılmaz 250 bin lira fiyatı bastırmış.
En uçta oturan yaşlı Rizeli "Beyim" dedi. "Bak, şuraya yazayrım... Eylülde seçim var... Mesut Bey seçim olmasa bu fiyatı verdirmezdi... Baksana Kemal Derviş bile karısını koluna takarak yollara düştü. Seçim garanti!.."
"Ben politikadan anlamam" diyerek sohbeti "çay" konusuna çevirmeye çalıştım. Rizeli, beklediğinin üzerinde açıklanan fiyattan memnun ama... "Fiyat önemli değil... Ödeme önemli" diyorlar. Şu anda Rize'de çayın birinci sürgününün kesimi başlamış durumda. Üretici sürgün çıkar çıkmaz, kesip fabrikaya götürmeye, fabrika da gelen malı hemen işlemeye mecbur. Bekledin mi, sürgün işe yaramıyor, kesilen yaş yaprak fermante olup, çürüyor. Bu nedenle çay, zahmetli ve süreli bir ürün. Kesmek, satmak ve işlemek için zamanla yarışacaksınız. Üretici dört sürgün kesmeye alıştığından, çay mevsiminde bu yarış devam ediyor.
Kıraathane'de demli çayı bize ikram eden Kemal Yılmaz diyor ki, "Çaykur geçen yıl aldığı çayın paralarının tamamını henüz ödeyemedi... Bu yıl fiyat 250 bin lira ama, Çaykur ne zaman öder bilemiyoruz." İyi de... O zaman nasıl geçiniyorsunuz?" diye sual eylediğimde Cavit Kılıç üreticinin durumunu anlatıyor. "Benim 4 dönüm çaylığım var. Birinci sürgünde 4 ton yaş yaprak keserim. Bunun 2 tonunu Çaykur'a satarım. Çaykur kilosu 250 bin liradan net olarak hesabıma 230 bin lira üzerinden alacak yazar. Ben bu parayı en erken bir yıl içinde alırım... Kalan 2 tonu özel sektörün fabrikasına götürürüm. Para karşılığı versem, paramı iki yılda alamam... Onun için karşılığında kuru çay isterim. Fabrika benim yaş çayı işlediğimde 1/4 veya 1/5 kuru çay elde eder. Teslim ettiğim yaş çayın yüzde 10'u kadar bana kuru çay verir. 2 ton yaş yaprağa 200 kilo kuru çay alırım. Bunu kalitesine göre kilosu 2 milyon liraya veya 5 milyon liraya kahvecilere, bakkallara satabilirsem, elime nakit para geçer. Yoksa parasızlıktan inlerim..."
Sayın okuyucularım, Rize'nin tek geliri çay üretimi. Sürmene'de çay fabrikası olan Kenan Bilgin, "Bu yıl 750 bin ton yaş çay yaprağı üretime girer. Bundan 150 bin ton kuru çay çıkar" diyor. 750 bin ton yaş çay yaprağının 250 bin liradan karşılığı 190 trilyon lira. Yahut 180 milyon dolar. Çayın yüzde 80'i Rize, Of ve Sürmene'den çıktığına göre bu paranın yüzde 80'i de bu bölgeye girecek. Ne zaman gireceği belli değil ama girecek.

Rize'nin en "kral peynircisi" İmren Ticaret... Yetmiş yıllık dükkanı şimdi ikinci nesilden Osman Kakşit yönetiyor. Kestane balı 7 milyon lira, koleti peyniri 2.5 milyon lira. Nefis Rize yağı da aynı fiyata. Bizim İkinci Cihan Harbi'nde yemeye alıştığımız teneke içindeki yağlı kavurmanın kilosu 6 milyon lira. "Etin 3 milyon liraya satıldığı günümüzde kavurma yiyen var mı?" soruma Osman Kakşit, "Abi bunun soğukken bile tadı 'döner' gibidir. Ekmeğin içine koy ye... Bulgur pilavının içinde de iyi gider" diyor.
Osman Kakşit'e göre krizden bu yana işler durgun. Satışlar düşmüş durumda... Ammaaaa... Rize'nin rakibi Trabzonlulara bakarsanız, Rize'nin durumu çok iyi... Mesut Yılmaz oraya para akıtıyor! Trabzon'un nüfusu 170 bin, Rize'nin 70 bin... Ama Rize'de daha fazla beyaz eşya satılıyor... Beyaz eşya ne kadar satılır bilemeyiz ama... Rize'ye girerken yolun kenarına dikilen yirmi katlı, otuz katlı, göğe yükselen "gökdelen"ler insanı şaşırtıyor.