Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD)'ın üyeleri genelde "büyük işadamları"dır. Bu nedenle onların "durumları", "sorunları", "görüşleri" ekonominin gidişini ortaya koyar.
İstanbul'da TÜSİAD üyeleri dün bir araya geldi. Toplantıya katılan üyelerin "siyasi ve ekonomik gelişmeleri nasıl değerlendirdiklerini" belirlemek için yapılan anketin sonuçları dağıtıldı. TÜSİAD'ın her ay sürdürdüğü bu çok önemli ve yararlı anketinin sonuçlarına göre bakınız Türkiye'nin büyük işadamları siyasi ve ekonomik durumu nasıl değerlendiriyor?
- Büyük kısmı (yüzde 70'i) gelecek üç ay süresince herhangi bir değişik beklemiyor. Değişim bekleyenler iyilik değil de, kötülük bekleyişinde. Gelecek on iki aylık dönem için karamsarlık daha da ileri derecede.
- Siyasi istikrar için büyük işadamlarının bekleyişleri: (1) Siyasi Partiler Kanunu ve seçim sisteminin değişmesi, (2) Bakan sayısının azaltılması, devletin küçültülmesi, (3) Avrupa Birliği'ne uyum sağlanması.
- İşadamları gelecek üç aylık dönemde genel ekonomik durumun daha da kötüye gitmeyeceğini umut ediyor. Yaklaşık yüzde 40'ı aynı kalır, yüzde 40'ı daha istikrarlı bir durum ortaya çıkar derken sadece yüzde 20'si kötümser görüş bildiriyor.
- İşadamlarının sorunları nedir diye sual eylendiğinde ne cevap beklenir? Talep yetersizliği, kredi sorunu gibi şeylerden söz edileceği sanılır. Fakat bakınız işadamlarımız son üç aydı "genel ekonomik durum açısından sorunları" nasıl sıralıyor: (1) İç borç, (2) Hükümet, (3) Toplumsal huzursuzluk, (4) Reel sektör, (5) Reel faiz, (6) Belirsizlik, (7) Enflasyon, (8) Yurtiçi talepteki daralma, (9) Devalüasyon.
- Ekonomik istikrar için gerekli önlemler sorulduğunda büyük işadamlarımızın ortaya koydukları öncelikler de şaşırtıcı. Bakınız önem sırasına göre alınması gereken önlemler neler? (1) Vergi reformu, (2) Özelleştirme, (3) Yabancı sermaye, (4) İhracatın teşviki, (5) Sanayileşme için yeni bir politika, (6) Bankacılık reformu, (7) Avrupa Birliği'ne uyum, (8) TL'nin euro para birimine endekslenmesi, (9) IMF ile ilişkinin kesilmesi.
Kriz sonrası ortaya çıkan daralmada, banka sisteminin desteğini kaybeden, devalüasyon şoku yiyen, pazarı daralan, işçi çıkarmak ve üretimi kısmak zorunda kalan, özkaynağını yiyip bitiren, yapısal değişimi gerçekleştiremez ise batma ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak olan büyük işadamlarımızın üretim ve pazarlama ile ilgili sorunları öne çıkarmaları beklenirken, daha genel sorunlara önem vermeleri şaşırtıcıdır.
Aynı yaklaşım TÜSİAD'ın dünkü toplantısında da ortaya çıktı. Basına açık bölümde işadamlarının genel ülke sorunları ile ilgili görüşleri ortaya konuldu. İşadamlarının ülke sorunlarına ilgi göstermeleri kötü bir şey değil. İyi bir şeydir ama... İşadamlarından öncelikle beklenen kısa sürede değişme imkanı olmayan şartlarda, üretimin, istihdamın nasıl artırılacağıdır. Bir gün ülke düzelir, her yer güllük gülistanlık olur, insanlar refaha kavuşur ise tabii ki bu ülkede işadamları da rahat eder. Üretimi ve istihdamı kolaylıkla artırır. Ama o zamana kadar ne yapacağız?
TÜSİAD üyesi işadamlarından kamuoyunun duymak istediği öncelikle o zamana kadar neler yapılması gerektiğidir. Toplantının basına kapalı bölümünde üyelerin yaptığı, gizli kapaklı yanı olmayan konuşmalar, toplantı sonunda kulislere yansıdı. Kulise yansıyan konuşmalardan biri de İnan Kıraç'ın konuşması idi. İnan Kıraç, "TÜSİAD üyelerinin kendi aralarında yaptığı konuşmalar ile TÜSİAD'ın kamuya aktardığı görüşler arasında fark bulunduğuna" değinmiş. "Güven veren lider yok, politikacı yok, kurum yok diyerek yakınıyoruz. İyi de, acaba biz güven veriyor muyuz?" diyerek, son zamanlarda ortalığı kaplayan "çifte standart"tan yakınmış. "Maddi değerlere önem verdik, başka değerleri unuttuk. Çifte standarttan kurtulmak için birbirinizi seviniz, birbirinize güveniniz, acele ve hissi kararlardan kaçınınız, bilgiye, tecrübeye önem veriniz... Her şeyin ötesinde insana değer veriniz... İnsanların sesini, derdini dinleyiniz. Kişisel ilişkilere önem veriniz. Büyük işadamları olarak maddi değerlerin tutsağı haline geldik. İnsanlardan koptuk..." demiş.
Büyük bir sanayici olarak, bir TÜSİAD üyesi olarak İnan Kıraç'ın "kriz çılgınlığında" tamamen unutulan "insan" faktöründen söz etmesi dünkü TÜSİAD toplantısının en önemli olayı olsa gerek...