Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GÜNÜMÜZDE "Oyun Teorisi"ni bilmeyen politikacının, bilgisayar kullanamayan politikacının, bilgisayarına "Oyun Teorisi"ni yükleyip her gün ve her saat gelişen ve değişen şartlara göre "pozisyon alamayan politikacının", iç politikada da, dış politikada da başarılı olma şansı kalmadı.
Sayın okuyucularıma İngilizce anlatımı ile "Game Theory", Türkçe tercümesi ile "Oyun Teorisi" denilen şeyin ne olduğunu anlatayım.
Oyun Teorisi'nin geçmişi eski yıllara gider ama, modern Oyun Teorisi'ni 1944 yılında matematikçi Neumann ile iktisatçı Morgenstern ortaya koymuştur. Hesap makinelerinin gelişmesi ve nihayet bilgisayar kullanımı Oyun Teorisi'nde gelişmelere imkan vermiştir. Oyunlarda bir tarafın kazanması veya kaybetmesi sadece kendi yetenek ve ustalığıyla ortaya koyduğu oyuna değil, karşısındaki kişinin veya kişilerin de oyununa bağlıdır.
Belirli şartlar çerçevesinde akıllı bir oyuncunun karşı tarafın yapabileceği bütün hamlelerin listesini belirlemesi mümkündür.
"Kapalı Oyun" denilen böyle bir oyunda, oyuncunun yapacağı seçimlerin herbirine "taktik", bu taktiklerin uygulanmasına da "strateji" adı verilir.
Oyun Teorisi'nin dayanağı "İhtiyat Politikası"dır. Oyuncu her zaman riski (kayıp ihtimali) en az taktiği seçer, stratejiyi uygular. Çok kazanç peşinde koşmayanın kazanma şansı artar.
Oyun Teorisi'nde her oyuncunun durumu aynı şekilde değerlendirebileceği ve her oyuncunun kayıp ve kazancını hesaplayabileceği hiçbir zaman unutulmaz.
Oyunda gerçek ustalık oyuncunun rakiplerinin psikolojik tepkilerini hesaba katmasının ötesinde, kendi psikolojik tepkisini karşıya fark ettirmemesidir.
Bunun için başarılı oyuncu olmanın şartı, karşı tarafın tahmin edebileceği herhangi bir davranış içine girmemek, karşı tarafa ne yapacağı önceden bilinemez bir oyuncu görünümü vermektir.
Oyun Teorisi'nin "kumar" ile ilgisi yoktur. Buradaki "oyun" hayat oyunudur. Siyasi, politik, ticari hayatta oynanan oyunlarda tarafların kazançlı çıkma veya riski azaltma arayışlarına yardımcı olan bir taktik ve strateji kuralıdır.
Oyun Teorisi'ni bilmeyen sadece zar atar, sadece önüne gelen kağıdı açar, kaderine kısmetine razı olur. Oyun Teorisi'ni bilen ise, önceden tüm ihtimalleri bilgisayara yükler, bu ihtimaller arasındaki olasılıklara göre taktiklerini belirler ve her hamlede hangi stratejiyi uygulayacağını önceden bilir.
Bugün Batı ülkelerinde ordu, istihbarat teşkilatları, siyasi partiler, çokuluslu firmalar "Oyun Teorisi"ni uyguluyor. Politikalarını böyle belirliyor.
(Oyun Teorisi - "Game Theory" - konusuna ilgi duyanlar ve bunu öğrenmek isteyenler için kaynak: Paul Walker, "An outline of the history of game theory" 1995, "What is Game Theory" Martin J. Osborne ve Ariel Rubinstein, MIT Press 1994)
Batı'da politikacılar "Oyun Teorisi"ne göre oyun kurar ve oyun bozarken, bizde "Baba'dan kalma politikacılar" oyun olarak sadece karakucak, poker, üçkağıt, pişti ile altmışaltıyı biliyor.
Bizim "babadan kalma politikacılar" bırakınız bilgisayar kullanmayı, otomobil kullanmayı bile bilemiyor.
İşte bu nedenle hem otomobil kullanmayı hem de bilgisayar kullanmayı bilen Turgut Özal, "Baba'dan kalma politikacılar"ın arasından sıyrıldı.
Turgut Özal'dan sonra "bilgisayar" kullanmayı bilen ikinci politikacı olarak Tansu Çiller öne çıktı.
En ileri elektronik alet olarak telefonu belleyen ve ellerinde telefon resim çektiren "Baba'dan kalma politikacılar" yanında, bilgisayarına "Udidem Modeli" denilen ve kimsenin ne olduğunu anlayamadığı bir programı yüklediğini iddia edip, bilgisayar önünde resim çektiren Tansu Çiller'in gördüğü ilgiye neden şaşılır ki?
Hele hele eşi Özer Çiller boş vakitlerini bilgisayar önünde geçirmeye başladıktan ve "Oyun Teorisi"ne ilgi duyduktan sonra Çillerler'in karakucak, üçkağıt, pişti, altmışaltıdan başka oyun bilmeyenlere fark atmamaları mümkün mü?
Çillerler'in "Oyun Teorisi" bildiklerini ve oyunu buna göre kurduklarını 1997 yılı ortalarında yazmıştım. O süreden bu yana rakipleri, karşıtları, düşmanları hala bunu fark edemedi. Çillerler ise oyunu "Oyun Teorisi"ne göre oynamayı sürdürdü.
Aklandılar. Hem de kendilerini rakiplerine, düşmanlarına aklattırdılar. "Öldü, bitti, yok oldu" sanılan Çiller şimdi tekrar oyun kurucu olarak sahnede.




Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr