Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Koç Topluluğu, "Cumhuriyet işadamı" kavramıyla açıklanabilir. Çünkü Cumhuriyet, büyük bir yıkımdan, yenilikçi bir çıkışı simgeler. Topluluğun yaratıcısı Vehbi Koçun düşünsel kökeni ve çalışma ilkeleri Cumhuriyetin üretim güçlerinin gelişmesinin temelini oluşturan yenilik anlayışıyla örtüşmektedir. Bunları Prof. Dr. Yakup Kepenek yazıyor. Koç Topluluğunun 75inci yılı için hazırlanan kitabın başında Kepenekin bilim adamı gözüyle topluluğu değerlendirmesine yer verilmiş.Büyük boy 200 sayfalık kitap bütünü ile ilginç. Kepenekin Cumhuriyet işadamını incelediği ve Vehbi Koçu, bir Cumhuriyet işadamı olarak tanımladığı yazı, nefis bir araştırma.(1) Her işadamının Kepenekin on sayfalık değerlenmesini okuması gerek. (2) Kepenek, Vehbi Koçun ve Topluluğunun farkını" bir bilim adamı olarak ilk defa, tamamen farklı bir açıdan ortaya koyuyor. Bugüne kadar önce bakkal dükkanı açtı, ardından kiremit sattı, derken otomobil bayii oldu, sonra Allah yürü ya kulum dedi basitliği ile anlatılan Vehbi Koçun başarı öyküsü gerçek temellerine oturuyor. Cumhuriyet işadamı, doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi ahlaki değerlere sahiptir. Bunlar soyut kavramlar değildir. Ahlak başlığı altında toplanabilecek bu değerlerin varlığı, güvenilir bir toplumsal ortam yaratır. Başkalarına güven, kendine güvenle başlar. Cumhuriyet işadamı kendine güvenir, sözü senettir. 75 yıllık tırmanış Yakup Kepenekin sıraladığı özelliklerin bazıları şunlar: Düşük maliyet ve yüksek kalite ile başkalarıyla rekabet edebilecek mal ve hizmet üretmek. Yenilik becerisi. Yeniliği araştırma ve geliştirme birimleriyle yapabilme ve bilgi üretebilme arayışı. Teknolojik yenilik ve alanında önderlik için yabancı sermaye ile işbirliği. Nitelikli işgücü ile çalışma. En ileri düzeyde eğitimli ve uzman kişilerle çalışma. İnsana yatırım. Kurumsallaşma. İtici güç olarak, ortak çıkar sahipleriyle bütünleşme. Sürekli yeniden yapılanma.Yakup Kepenek diyor ki: "Cumhuriyet işadamı geleceğin geniş ufuklarına bakar. Kısa vadeli ve dar düşünmez. Bilir ki, büyük oynamanın yolu büyük düşünmekten geçer."Kepenek, bu konuda Vehbi Koçtan iki örnek veriyor. Türkiyenin nüfusu 1960lı yıllarda İspanyanın nüfusu kadardı. Vehbi Koç o yıllarda ısrarla aile sağlığı ve nüfus planlaması kavramlarını savundu. Zamanın hükümetleri bu önerilere sıcak bakmadı. Gelinen noktada Türkiyenin nüfusu İspanyanınkinden 25 milyon daha fazla. Türkiye çocuklarını besleyemiyor, okutamıyor, okuyanına iş bulamıyor. Kişi başı milli gelir İspanyadaki gelirin beşte biri. Türkiyede inip çıkarken, bu inip çıkmalara Cumhuriyet hazinesi ve Cumhuriyet ekonomisi bile dayanamaz ve sarsılırken, Vehbi Koçun ve Koç Topluluğunun 75 yıl boyunca tırmanışı nasıl sürdürebildiği ve de bu başarının ardındaki farklılıkları Yakup Kepenek teker teker anlatıyor. Bu nedenle Kepenekin yazdıklarını her işadamının okumasında yarar değil, zorunluluk var. Fırsat kaçtı Kitabı takdim yazısında Rahmi Koç, "Vehbi Koçun Türkiyenin geleceğini sezerek ve güvenerek 75 yıl önce çıktığı yolculuğun öyküsünü kişi ve kurumlar için öğretici ilkelerini, tecrübelerini yansıtan belgesel nitelikte bir kitap hazırlamaya çalıştık..." diyor. Prof. Dr. Yakup Kepenekin "bilim adamı gözüyle..." yaptığı katkı, 75 yılın hikayesi ve resimleriyle bütünleşince, gerçekten "belgesel" nitelikte bir kitap ortaya çıkmış.Böyle güzel ve belgesel bir kitabın, "dar çerçeve"ye hediye edilecek ve de kütüphane raflarını süsleyecek kitap olmaktan kurtarılması şart. Koç Topluluğu bu kitabın küçük boy ve ucuz maliyetli baskısını yaptırmalı ki, okunsun. Çok kimse bundan yararlansın.(Son söz: Bu yazıyı okuyanlar, "Cumhuriyet işadamı" öyle de, ekonominin hali neden böyle diyerek sual eyleyecek. Kusuru "Cumhuriyet"te ve de "Cumhuriyet işadamı"nda aramayınız. Sorun "Cumhuriyet"in ve de "Cumhuriyetin işadamları"nın çoğunun yozlaşmasında...) guras@milliyet.com.tr İkinci örnek. Vehbi Koç ithal ikamesi denilen gümrük duvarı ardındaki korumadan en fazla yararlanan bir sanayi grubuna sahip olmasına rağmen geleceği görerek 1975 yılında Avrupa Birliğine tam üyelik için ilgilileri uyarmaya tam üyelik çalışmalarını hızlandırmaya çabaladı. Ülkenin uzun dönemli çıkarını, kısa dönemli kişisel çıkarından daha önemli görüyor. Ama zamanın hükümetleri bu çabalara ilgi göstermedi. Fırsat kaçtı. Şimdi yirmi beş yıllık gecikme ile sonuç almaya çalışıyoruz.