Genelkurmay Başkanı, Ankara’daki basın davetinde, ordunun güncel sorunlara bakış açısını açıkladı. Dolambaçlı ifadelerden kaçınarak, açık mesaj verdi. Ben ilk defa böyle bir toplantıya katıldım.
Orduevi girişinde davetlileri sivil kıyafetleriyle Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner, Basın Yayın ve Enformasyon Daire Başkanı Albay Atila Onkök karşıladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt sivil kıyafet içindeydi.
Genelkurmay Başkanı Özkök, kürsüde ana mesajlarını verdikten sonra davetlilerin arasına karıştı ve sorularını yanıtladı. Benim bulunduğum gruba da katıldı. "Şimdiye kadar hep bana soru sordular. Ben de sizlere sorayım. "Ne oluyor, ne bitiyor?" deyince, "Kumandanım, ben ekonomiden başka bir şey bilmem. İlginizi çeker ise, size İstanbul’da neler olup bittiğini anlatırım" dedim. Ekonomideki sorunların, orduyu etkilememesinin imkansız olduğundan, kişi başı 2.500 - 3.000 dolar gelir düzeyindeki bir ülkenin ordusunun gereklerini karşılamada güçlük çekeceğinden, üretimi artırarak kişi başı geliri ve bunun sonucu ülke zenginliğini artırmamız zorunluluğundan söz ettim. Genelkurmay Başkanımız "Ordunun, ülkenin kıt kaynaklarını dikkate alarak savaş gücünü en üst çizgiye ulaştırma amacıyla yapılan çalışmalardan" söz etti. "Ordunun subay kademesinin eğitiminde sağlanan başarıyı, subaylarımızın artık iki yabancı dil konuşan, dünyada olup biteni yakından izleyen, çağdaş çizginin üzerinde olduklarını" anlattı. "Batılı ülkelerin, Afganistan’daki askerlerimizin eğitim düzeyinden, yeteneklerinden ve disiplinlerinden övgüyle söz ettiklerini" söyledi.
Ordu, Doğu’da sosyal sorunlara duyarlı
Terör sona erdikten sonra, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayanların sosyal ve ekonomik sorunlarına çözüm getirmede, o bölgelerde bulunan ordu mensuplarının nasıl katkıda bulunabileceklerini konuştuk. Genelkurmay Başkanımız, bu konuda çok şeyler yapıldığını, fakat yapılanların kamuoyuna duyurulamadığını belirtti.
Genelkurmay Başkanımız, davetlilere yaptığı ana konuşmada ise belli adreslere belli mesajlar verdi:
1) Genelkurmay Başkanımızın, Meclis Başkanı, Başbakan ve AKP’ye mesajı: Cumhuriyet’in, laik, demokratik üniter yapısı, Atatürk ilke ve inkılapları konusunda, ordu hiçbir zaman taviz veremez. Hiç kimseyi inanç ve ibadetlerinden dolayı dışlayamayız. Ancak, inançların ve özellikle türbanın, mevzuata ve Anayasa’ya ve diğer yasalara aykırı olarak siyasi bir dayatma ve Cumhuriyet geleneklerini aşındırma sembolü ve eylemi olarak kullanılmasına, ordu müsaade edemez.
İrticai görüş yandaşları, orduya sızmaya çalışmaktadır. Anayasamızın 125. maddesine dayalı olarak Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) ordu, bu tehdide karşı, savunma refleksini kullanmaktadır. Anayasa’ya dayalı bu uygulamaya Başbakan’ın muhalefet şerhi koyması, yasal dayanaktan yoksundur. Bu istisnai durum, irticai faaliyetlere bulaşanlara cesaret vermektedir.
Genelkurmay Başkanı’nın mesajları
2) Basına mesaj: Cumhuriyet tarihimizin en büyük sorunlarıyla yüz yüzeyiz. Bu dönemde politikalara en büyük desteği vermesi gereken ekonominin zaafiyet ve kırılganlığı, global terörizm ve ABD’nin muhtemel Irak hareketi birbiriyle ilişkili açı verici bir sarmala dönüştü. Bütün bu meseleler, uygulanacak politikalarla çözümlenebilecektir. Ancak politikalarımız desteğini malesef ekonomiden çok silahlı kuvetlerden almak zorunda kalıyor. Bu dönemde, medyanın orduyu değil yıpratması, bilakis desteklemesi gerekmektedir. Ordunun ve kumandanlarının, üçüncü sınıf ülkelerin silahlı kuvvetleri ve komutanlarının davranış biçimleri içinde varsayarak, üretilen hayali haberler ve yorumlar, orduyu üzmektedir. Yanlış bilgi ve varsayımlara dayalı yorumlarla çizilen olumsuz tablolar, ordunun dış politikamıza vermek istediği desteği zayıflatmaktadır. Basını Cumhuriyet’in, Atatürk ilke ve inkılaplarının vazgeçilmez temel prensipleri ve evrensel değerler açısından değerlendiriyoruz. Bu prensip ve değerlere sahip olduklarını yansıtmakta isteksiz olanları, kendi etkinliklerimize davet etmiyoruz.
3) Kıbrıs için mesaj: Kıbrıs, coğrafi konumu itibariyle, yurdumuzun güvenliği için önem taşımaktadır. Türkiye’nin güvenlik gereksinimlerini dikkate almayan bir çözüm önerisi, "Türk’ün Anadolu’ya hapsedilme sürecini" tamamlamaktan başka işe yaramaz.
4) Irak için mesaj: ABD’nin Irak’a müdahalesi, Türkiye’yi ekonomik, politik ve sosyal yönden çok etkileyecektir. İç ve dış güvenliğimiz tehlikeye girecektir. Ne Irak içine, ne de yakınına bugüne kadar yığınak yapılmadı.
5) Avrupa Birliği için mesaj: Ordunun AB’ye girişe karşı olduğu iddiası, çok büyük bir haksızlıktır. Ancak, AB’ye her şeye rağmen değil, onurla, eşit şartlarla, milli ve coğrafi bütünlüğümüzü koruyarak girmemiz gerekir.