Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yıllar önce New York'ta ünlü mağazalarının vitrin camında "David People / Aprido / DiCe Kayek" çıkartmalarını görünce şaşırdım. ABD'den dönüşte "Bizimkiler taaa New York'lara gitmiş. En ünlü mağazalar vitrinlerinin camına onların malının markasını koyarak müşteri topluyor. Ne güzel bir şey" diyerek yazı yazdım.
Yazı gazetede yayımlanınca iki genç müteşebbis ziyaretime geldi. Kendilerini Sabri Doğan ve Abdullah Akay olarak tanıtan müteşebbisler David People, Aprido ve DiCe Kayek markalarının hikayesini anlattı.
Türkiye'nin dünya pazarına çıkabilmek için İtalyan deneyiminden yararlanılması gereğini gördüklerini, bunun için İtalyan çizimcileri kullarak kendi markaları ile dünya pazarına çıkacaklarını söylediler... Hele DiCe Kayek markasını yaratma hikayeleri pek ilginç idi. Yetenekli Ece ve Ayşe Ege kardeşlerin koleksiyonlarını dünya markası ile dünya pazarına çıkarıyorlardı. Bunun için İtalyan çizimci ve reklamcılarının desteğini almışlardı. Sabri Doğan'ın eşi çocuk giyimi dalında iş yapacak, Abdullah Akay'ın eşi Dilara'nın "Di"si ile Ece'nin "Ce"sinin birleşiminden oluşan DiCe Kayek markası ile lüks kadın giysisinde dünya pazarına çıkılacaktı.
Dediklerini yapmaya başladılar. David People, Aprido ve DiCe Kayek ünlendi. (Sonraları Ece ve Ayşe Ege, DiCe Kayek markasını alarak Sabri Doğan ve Abdullah Akay'dan ayrıldı. Başka gruplarla işbirliği yaptı, yapıyor.)
Sayın okuyucularıma çok iyi başlayan ve çok kötü noktalanan Sabri Doğan'ın "gerçek hayat hikayesini" anlatmak istiyorum. Sabri Doğan'ın babası Ethem Doğan "Sultanhamam"ın klasik kumaşçılarından biri idi. Anadolu tüccarına mal satardı. Oğlunu Türkiye'de ve İngiltere'de okuttu. Sabri Doğan, babasının yanında işe başladı ama, yapılmamış bir şeyi yaptı. Kumaşçılığı Sultanhamam'dan Nişantası'na taşıdı. Sultanhamam'da Anadolu tüccarına mal satacak yerde Nişantaşı'nda "ihracatçı üreticiye" doğrudan satışa başladı. Bir ilki gerçekleştirdi. O yıllar "Turgut Özal'ın ihracatı teşvik yılları" idi. Müşterilerinin anlatımı ile "Allah vergisi olarak çok iyi moda kokusu alan bir burnu vardı". Kumaşçılık gibi basit sanılan bir işkolunda ilk defa Araştırma - Geliştirme'ye (Ar - Ge)'ye önem verdi. İhracatçılara yeni tür ve renk kumaşları tanıtmaya başladı. Fuarları izliyor, yurtdışından farklı kumaşlar getiriyor, bunları Türkiye'de ürettirmeye çalışıyordu.
Bu yeni tür kumaşların kullanımını alıcılara göstermek için mağazasında örnek giysiler teşhir etmeye başladı. Bu örnek giysiler o kadar ilgi gördü ki, bunları sağda solda ürettirip satar oldu. İşte o aşamada Abdullah Akay ile ortaklığı başladı. Sağda solda ürettikleri giysileri kendileri üretmek için yatırım yaptılar.
Ürettiklerini marka olarak dünya pazarına çıkardılar.
Sayın okuyucularım, Sabri Doğan'ın kumaş mağazasını Sultanhamam dışına taşıyıp, doğrudan ihracatçı - üreticiye satışa başlaması, kumaşta modayı dünya ile eşzamanda izleme alışkanlığını yerleştirmesi, farklı tür, renk ve desenleri deneme yolunu açması, kumaşı pazarlamak için örnek giysi ortaya koyması, marka oluşturmak için İtalyan çizimciler ve reklamcılardan yararlanması ve de marka oluşturması sektörü için yenilikti. Çok kimseye örnek oldu. Ortaklar ilk darbeyi 1994 krizinde yediler. Dövize bağlı yatırımları, döviz ile yaptıkları iş, döviz riskleri, 1994 krizinde sarsılmalarına yol açtı. Sabri Doğan'ın ortağı Abdullah Akay ile yolları ayrıldı. Sabri Doğan gençliğin verdiği güç ile yılmadı, durumunu toparladı. Hatta belli ölçüde birikimi bile oluştu. Bu birikime güvenerek "herkes banka satın alıyor, bir de ben banka satın alayım" demek hatasına düştü. Etibank ihalesinde "söğüşlendi". Bankayı "sana satacağız" diyenler Sabri Doğan'ı "soydu". Artıya geçmişken tekrar eksi duruma düştü. 1999 yılının yüksek reel faizi eksi durumdaki Sabri Doğan'ın borçlarını ödenemez boyuta çıkardı. Ve çok güzel başlayan hikaye Dedeman Oteli'nin penceresinde noktalandı.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr