Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Karayolunun iki yanı sapsarı çöl görüntüsünden birden yemyeşil cennet görüntüsüne dönüşüyor. Kanallardan sular akıyor, fıskiyeler yağmurlama yaparak ürünleri suluyor.Sonra o yeşilliğin ötesindeki sapsarı boş topraklar dikkatinizi çekiyor. Su olduğu halde o toprakların neden boş kaldığına insan inanamıyor.Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun topraklarını sulamak çok çok önemli. Çok pahalı ve zahmetli bir kamu yatırımı. Ama sulamayla iş bitmiyor. Suyun nasıl kullanılacağının üreticiye öğretilmesi gerekiyor. Üretici suyu bol bulduğu için, yanlış kullanınca, toprak rezil oluyor. Verim gücünü kaybediyor.Sulu arazide hangi ürünün yetiştirileceği konusunda üreticiye yol göstermek gerekiyor. Üretici kuru toprakta yetiştirilebilecek, pazarı olmayan, para etmeyen ürünü sulu arazide yetiştiriyor. Hem kendine hem ekonomiye yazık ediyor. Doğu ve Güneydoğu'dan sadece terör haberleri geliyor. Terör devam ediyor ama, devletin Doğu ve Güneydoğu'ya götürdüğü hizmet de devam ediyor. Sulama Doğu ve Güneydoğu toprağına bereket getiriyor. Üreticiye sulanan tarlada kullanacağı tohum ve fide konusunda yardımcı olmak, akıl vermek, tohum ve fide temin etmek gerekiyor.Ürünü yetiştirmek önemli ama, yetişen ürünü pazarlamak, satmak daha da önemli. Ne üretirsen üret, ne kadar üretirsen üret satılır diye bir şey yok. En iyi ürünü, talebi en yüksek ürünü elde et, nasıl olsa biri seni bulur da ürününü satın alır diye bir şey yok. Geçen hafta, Gaziantep'ten yola çıktım. Yavuzeli, Besni, Adıyaman, Kâhta, Narince Sincik, Bozova, Şanlıurfa, Birecik, Halfeti, Nizip... Dolanıp geldim. Bu bölge şu veya bu ölçüde, sulamanın nimetlerinden yararlanan bölge.Bu bölgedeki iklim şartları, sulanan topraklarda, dünya pazarında talebi olan tarımsal ürünleri yetiştirme şansı veriyor. Ama üreticiye yol gösterilemediği, yardım edilemediği için, hâlâ geleneksel ürünler, pamuk, tütün, mısır, buğday yetiştiriliyor. Potansiyel değerlendirilemiyor Çok ilginçtir ki, toprakları sulanan, sulu tarımın nimetlerinin gündeme gelmesi gereken şehirlerde, yerleşim bölgelerinde insanlar ekonomik bakımdan geleceği tarımda değil de sanayide görüyor.Sulu tarımın önemi ve değeri anlaşılamadığı için, "Acaba bu bölgede ne yatırımı yapılır?" diyerek insanlar arayışa giriyor. Kamu yatırımından ümit kesilmiş. Batı'dan sanayicinin gelerek yatırım yapmasından ümit kesilmiş. Yabancı sermayeden ümit kesilmiş. Şimdi her şehir "organize sanayi bölgesi" oluşturarak orada "fabrikalar kurmak" çabası içinde."Fabrika", özellikle "dokuma fabrikası", istihdam sorununun ilacı, ama daha da önemlisi kadını evden çıkarmanın, kadını üretime katmanın aracı olarak görülüyor.Açık anlatımıyla, Doğu ve Güneydoğu'ya sadece terör penceresinden bakmayınız. Doğu ve Güneydoğu'da iyi şeyler de oluyor. O iyi şeylerin artması, hızlanması için ilgi gerekiyor. İlgi demek artık para demek değil. "Bilgi" demek. Yol göstermek demek. guras@milliyet.com.tr İnsanlar "fabrika" istiyor