Bir banka çökerse, ekonominin başına da gök çöker. Sayın Başbakan da bu enkazın altından kalkamaz. Kamu bankaları devletin emir ve kumandasıyla başlarından büyük işler yapmaya kalkarsa, ödenemeyecek faturalar ortaya çıkar. Bu yükü bu ekonomi kaldıramaz.
Onun için, dokunmayın çiçeklere (bankalara), yazık olur emeklere (!)
Biz bu filmi 2001’de gördük ama Sayın Başbakan unutmuş gibi davranıyor. 2001’de bankacılık krizi yaşadık. Halkın kesesinden para akıtarak bankaları zorla ayağa kaldırdık. O günden bu yana ödemeye çalıştığımız iç borcun büyük kısmı bu banka kurtarma operasyonundan...
2001 bankacılık krizi “Hortumcular Krizi” olarak kamuoyuna satıldı. O krizin ardında politikacıların büyük günahı olduğu saklandı.
2001 krizinin başlangıç faturası 28 milyar dolardı. Bu paranın 15-16 milyar dolarıyla kamu bankaları kurtarıldı. Kamu bankalarının 4.5 milyar doları bulan batık kredilerini ve de görev zararı adı verilen açıklarını kapatmak için kamu bankalarının içine 15 milyar dolar kadar para veya Hazine kâğıdı konuldu.
Kamu bankalarını zor kurtardık
Bu yapıldıktan sonra da “...Ha işte bu da bize ders olsun!” denildi. Ve kamu bankalarının özel bankalar benzeri şekilde risk değerlemeleri yapmasına, politikacıların bu bankaların işlerine karışmamasına, devletin emir ve kumanda zinciri dışında tutulmasına karar verildi.
Bir bankanın kamu, özel veya yabancı diye adlandırılması sermayede hâkim ortağın kimliğinden kaynaklanan bir tanımlama. Yoksa her banka aynı kanuna, kurala göre yönetilir. Kanuna ve kurala uyulup uyulmadığını da bağımsız bir otorite denetler, gözetir. Bizde bu işi yapmak için BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu) oluşturuldu.
Sayın Başbakan’ın “Öbür bankalar benim dediğimi yapmazsa, ben de emir vererek kamu bankalarına istediğimi yaptırırım” demeye ne hakkı ve ne de yetkisi vardır. Sayın Başbakan emir verse de kamu bankaları bu emri yerine getiremez. Getirirlerse, Bankalar Kanunu’na ve kurallara aykırı hareket etmekten sorumlu olurlar. Hapse girerler. Malları mülkleri ellerinden alınır.
Sayın Başbakan yanlış bilgilendiriliyor. Bu dönemde Sayın Başbakan’ın bankaları karşısına değil, yanına alması gerekir. Bakınız, koskoca ABD’de yönetimin ve merkez bankasının korkusu bankaların batması. Bunu önlemek için bankalara milyarlarla dolar akıtıyorlar.
Bankacılık krizini kaldıramayız
Sayın Başbakan’a birileri anlatmalıdır ki, şu dönemde Türkiye’de tek bir bankanın (isterse en küçük banka olsun) batması, bırakınız batmayı, sallandığının kamuoyunda söylenir olması, sonunda da bankayı kurtarma arayışlarının başlaması her şeyi altüst eder.
Bu gibi bir durum içeride zaten azalan güveni tamamen yok eder. Türkiye’nin dışarıdan kaynak bulma imkânını yok eder. Doğrudur. Bankalar eski günlerdeki rahatlık içinde değil. Eskisi gibi müşterilerine kolaylık gösteremiyorlar. Vadesi gelen borçları yenilemekte pintiler. Durumu bozulan müşterileri takipte aceleciler... Çünkü bankalar batmak istemiyor. Çünkü bankaların arkasında güvenebilecekleri bir Başbakan yok.
Sayın Başbakan, banka sisteminin önemine inanmak, banka sisteminin kilitlenmesini önlemek zorundadır. Bu ancak ve ancak banka sisteminin ne durumda olduğunu (gazete sayfalarında, ayaküstü konuşmalarda değil) kapalı kapılar altında öğrendikten sonra banka sistemine destek güvencesi vermekle olur.
Senet-çek sistemi çöktü. Banka sistemi de işlemezse ekonominin önce talep, sonra da üretim çarkı işlemez. Birilerinin bunları Sayın Başbakan’a anlatması gerekiyor. Çünkü o da ekonominin kötüye değil, iyiye gitmesini istiyor.