Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Rekabet Kurulu (RK)'ndan sonra üçüncü bir özerk kurumumuz oldu: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK). Bu kurumun başına yiğit bir başkan atandı.
Türk halkı "icraat" bekliyor. "Yiğit" adam arıyor. BDDK Başkanı fırtına gibi esmeye başlayınca icraat ve yiğitlik özlemindeki halkımız hemen ona yeni işler aramaya başladı. "- Bu yiğit adam BDDK Başkanı olacak yerde parti başkanı olmalıdır. Hemen partinin başına geçsin. Hayır hemen geçmesin de bir süre sonra geçsin."
Her yiğidin gönlünde bir aslan (politika) yatarmış. Bizim yiğidin gönlünde de aslan varsa kıpır kıpır edecek. Aslan yoksa gönlüne aslan girecek. Aklı karışacak. Onun politikacılarla, politikacıların onunla ilişkilerindeki denge altüst olacak.
Biz yıllardır neden BDKK gibi özerk bir kuruluş özlemi çektik? Kurulduğunda sevindik? Çünkü biz yıllardır bankacılık işine politika bulaşmasın istedik. Bankalar politik kaygılar, arayışlar endişesiyle denetim dışı kalmasın istedik. Bankalar politik yatırımlar için kullanılmasın istedik.
Tam bunu sağlayacak bir kanuni düzenleme yapıp, tam bu işi yapacak uygun adam bulmuşken şimdi "sil baştan" mı yapacağız?
Ne yazık ki, hem Bankalar Kanunu'nda hem Merkez Bankası Kanunu'nda hem de diğer kanunlarda özerk kuruluşların tepesine oturacak kişilerin politikaya yönelmelerini teşvik eden "açık kapılar" var.
Bizde, Merkez Bankası başkanlarının, Hazine müsteşarlarının, Rekabet Kurulu başkanlarının, SPK ve borsa başkanlarının işten ayrılır ayrılmaz özel sektörde görev almasını önleyen hükümler var ama, bunların işlerinden ayrılıp ertesi gün bir partiden seçime girmeleri mümkündür. Böyle de olmuştur.
Aynı şekilde BDDK'nın başkan ve üyelerinin görev süreleri dolunca özel sektörde veya kamu bankalarında görev almalarına imkan yok ama, partilerden birine yazılmaları, seçime girmeleri, parti başkanı olmaları mümkün.
Dr. Ali İhsan Karacan'ın 1999 yılında yayımlanan "Yükselen Ekonomilerde Bankacılık Krizleri" başlığını taşıyan bir kitabı var. Yeni Bankalar Kanunu henüz tasarı safhasında iken yayımlanan bu kitabında Karacan uyarmıştı: "Görev süresi bitince kurulda yer alan kişilerin başka bir politika veya bürokratik göreve atanmalarının yasaklanması bağımsızlığın kurumsallaştırılması açısından önemlidir" demişti. Halbuki kanun, özel kesime kapıyı kapatırken siyasi ve bürokratik görevlere kapıyı açtı. Bu bağımsızlık açısından yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır.
BDDK yeni kuruldu. Yeni çalışmaya başladı. Yiğit başkan yeni yeni bir şeyler yapma çabasında... Bırakınız görev süresi sonunu biz daha meydana çıkar çıkmaz daha işe başlarken yiğitliğine hayran olup, ona politik görevler biçmeye, onu politikaya itmeye başladık. Bırakınız da başladığı işi sona erdirsin.
Ne demiş büyüklerimiz: "Dokunmayın çiçeklere, yazık olur emeklere."
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr