Bir bardak suda fırtına koptu derler ya... İşte aynen o biçim. Dün durup dururken 50 milyon dolarlık bir dolar alışverişinde, doların fiyatı 1 milyon 325 bin liraya çıktı.
Dolar biter. Halk dolara hücum eder. Ülkeye mal getirecekler dolar bulamaz. Onun için dolar fiyatı artar... Ama yok böyle bir şey... Dolar var. Ödemeler dengesi (döviz bilançosu) açık vermiyor. Fazla veriyor. İthalat durdu. İhracat az da olsa artıyor. Turizm dövizi girişi başladı. Merkez Bankası'nda eskisi kadar olmasa da önemli miktarda döviz rezervi var. Bankaların döviz açıkları "dövize bağlı takas işlemi" ile kapatıldı. Bankalar dövize saldırmıyor.
İyi de cuma günü ne oldu da doların fiyatı birden arttı? Cuma günü Tüpraş'ın ithal ettiği ham petrol nedeniyle yurtdışına 30 milyon dolarlık ödemesi vardı. 30 milyon dolar döviz piyasası için "fındık fıstık parası"dır. Küçük bir paradır ama... Geliniz görünüz ki, bizim piyasamızın sinirleri gergin. Kimse elindeki dövizi satmak istemiyor. Herkes döviz fiyatı artacak diye bekliyor.
Tüpraş için 30 milyon dolar piyasadan toplanmaya başlayınca, bu talep, piyasayı sinirlendirdi. Tahtakale satıcıları da bankalar da dolar satmak istemedi. Onlar nazlandıkça alıcı fiyatı yükseltti. Çünkü fiyatı ne olur ise olsun alıcı 30 milyon doları bularak Tüpraş adına yurtdışına göndermek mecburiyetinde. Doların fiyatı 1 milyon 295 bin liraya çıkınca, bir yabancı banka "Uy baba... Bu iş çok karlı bir iş" diyerek 25 milyon dolar sattı. Sonra bakıldı ki, döviz fiyatı artmaya devam ediyor. Bu defa aynı yabancı banka piyasaya girip, sattığı 25 milyon dolar yerine, fiyatı kaç liradan olursa olsun döviz almaya çalıştı. İşte bu kargaşada "bir bardak suda fırtına koptu." Döviz fiyatı yükseldi de yükseldi...
Piyasanın darlığı için bir başka gösterge, Merkez Bankası kanalıyla bankaların kendi aralarındaki döviz alım satım işleminin hacmidir. Bankalar üç gün önce kendi aralarında 5 milyon dolarlık, iki gün önce 4 milyon dolarlık döviz alıp satmıştı. Bu alım satım hacmi dün 25 milyon dolar oldu. Bankalar piyasa kapandıktan sonra, "1 milyon 330 bin liradan dolar alırız, 1 milyon 345 bin liradan satarız" diyerek kotasyon vermeye devam etti.
Sayın okuyucularım görülüyor ki, "IMF göndereceği parayı göndermedi de döviz bitti. Dolar fiyatı yükseldi" diye bir şey yok. "IMF 1.5 milyar dolar gönderecek de piyasada dolar bollanacak sonra ucuzlayacak... Aksi halde dolar biter" diye bir şey yok.
Piyasanın sinirliliği, "dolar bitti, dolar kalmadı" diye değil... Piyasa güven yitirdi... Güven yok oldu. Piyasa önünü göremiyor. Bu nedenle dövizi olan, dövizin üzerine yatıyor. Döviz alan, dövizi küpe doldurup saklıyor. Piyasaya döviz çıkmıyor. Halbuki gerçek döviz talebi diye bir şey var. İthalat azalsa da devam ediyor. Özel sektör, bankalar, devlet kredi borcu ve faizi ödüyor. Döviz var. Satan yok. Az da olsa döviz talebi var... Fiyat hemen yükseliyor. Ama bu çizgide kalmaması gerekir. Normal olarak 1 milyon 200 binlere düşecektir. IMF'den gelecek olumlu haber (dikkat buyurunuz gelecek döviz değil olumlu haber) buna yardımcı olacaktır.